solmayan baharımız (rabiu'l evvel)

Bismillahirrahmanirrahim

Bir solmayan Bahar mevsimine daha girerken...

Neden böyle söylediğim rabiu'l evvel kelimesinin anlamına dikkat edince daha güzel anlaşılacaktır. Rabiul evvel kelimesi "ilkbahar" anlamına gelir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin doğduğu aydır. Bu sebepten bu ay bizim için solmayan bahardır. Yalnız bu ayın kıymetini bilmek için Allah Rasulü'nün bu ayda doğmuş olması kâfidir. Bu güzelliği anlamak ve daha iyi özümsemek için sahih hatta mevzu (uydurma) hiçbir kaynakta geçmeyen bir türlü kaynak belirtilmediği halde sürekli sosyal medyada gezen ve Hadis olduğu söylenen sözlerle desteklemeye ihtiyacımız yoktur. İşte bu sözlerden bir tanesi
"Rebiülevvel ayının girdiğini haber veren cennetlik olur, cehennemden kurtulur"
Hiçbir şekilde kaynak belirtilemeyenbu söz birçok durumda ve paylaşımda yaygındır fakat gerçekle ilişkisi yoktur.

Peki konuyla alakalı hiç mi hadisi yoktur ya da bu konuyla ilgili gelen sorulara ne cevap verebiliriz ? İşte yazının devamı Bu soruların cevabına yöneliktir.

Kıymetli dostlar öncelikle sıkça sorulan bir sorular ile başlamak istiyorum;
 Kandil kutlamak bidat midir?
 Neler yapmak lazım?
 Bu kandil nasıl değerlendirilmeli?

İlk soru ile başlayalım. Eğer bu geceyi sahih sünnete olmayan birtakım namazlarla peygamber aleyhisselamın Kadir gecesi'nde dahi bizi yükümlü tutmadığı birtakım ibadetlerle kutlamayı düşünürsek Evet bu bir bid'attir ve kabul edilemez.
Fakat diğer cihetten baktığımız zaman

"Ya Bilâl, pazartesi günü oruç tutmayı ihmal etme! Ben o gün doğdum, o gün ilâhi vahye mazhar oldum, o gün hicret ettim, aynı gün de vefat ederim" *[İbni Asakir]*

"Ey Allah'ın Resulü! pazartesi ve perşembe günlerinde oruç tutma konusunda ne dersin?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben o günde (pazartesi gününde) doğdum ve Kur'an bana o günde indirildi." buyurdu.
Müslim bunu Sahih'te Hammad kanalıyla Mehdi b. Meymün'dan rivayet etti.
Tahric: Müslim 1/818,819 (196, 8I9).

Ebû Katâde radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e pazartesi günü oruç tutmanın fazileti soruldu. O da şöyle buyurdu:

"O gün, benim doğduğum, peygamber olduğum (veya bana vahiy geldiği) gündür." Müslim, Sıyâm 197, 198)

Tüm bu hadislerden anladığımıza göre Allah resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin doğduğu günü yılda 1 defa değil haftada bir defa hatırlamak gerekiyor.
O yüzden bu tür kutlamalar efendimiz döneminde yoktur bunlar bidattir tartışmalarını bir tarafa koyup peygamberi ve onun sünnetini günümüze nasıl taşırız okulların gençliğin ev hanımlarının kısacası gördüğümüz her insanın gündemine nasıl indirebiliriz düşünmemiz lazım ve bu kutlamaları gündeme almanın bir yolu olarak görebiliriz Yukarıdaki hadisten esinlenerek haftada bir hatırlamamız lazım diye yola çıkmamız nerede senede bir defa yapılan bu etkinlikleri ötelemek hayattan çıkarmak nerede ....
Evet elimizde telefon klavye mücahitliğinden klavye muallimliğinden biz de hoşlanmıyoruz. Sadece süslü mesajlarla kandil kutlamak peygamberi gündeme taşımak değildir elbette... Biz onu insanlara tanıtmanın hayatı aktarmanın insanlığa sevdirmenin yollarını aramalıyız  karşımıza çıkan her fırsatı itina ile değerlendirmeliydik ki işte pırıl pırıl bir fırsat karşımızda.

Evet kandil kutlamak bidat mıdır sorusuna bu kadar cevaptan sonraki sık sorulan sorumuz olan "bu gece neler yapmamız lazım" sorusuna gelecek olursak Allah Rasulü ne yaptıysa onu yapmamız lazım rivayetlerde bize Resulullah Aleyhisselam'ın Pazartesi orucundan başka özel bir uygulama gelmemiş fakat Allah Rasulü'nün her gece okudukları virdleri ya da gece ibadetinden bir kısmını kendimize az da olsa devamlı olmak şartıyla örnek edinebiliriz. Yapacağımız hayrın başı bu gece olur ve bu geceden sonra her gecemize efendimiz Aleyhisselam'ın gece ibadetinden bir pay ayırabiliriz...Çünkü Allah rasulüne Allah'a en sevimli gelen amel hangisidir diye sorulduğunda az da olsa devamlı olanıdır diye cevap vermiştir.
Buhârî, İman 32; Müslim, Müsafirîn 215-218, Münafıkın, 78)

Yani anlamamız gereken o ki Allah Rasulü herhangi bir geceye özel bir ibadet bir uygulama ortaya koymaktan ziyade her gecenin ibadetten nasiplenmesini istemiştir. İtidalli olan davranış da budur zaten. Evlerimizi sadece yılda 5 gece temizlemiyoruz. Kendimizi de öyle... O zaman manevi hayatımızı da yılda 5 geceye yükleyemeyiz.Manevi hayatımızı yılda 5 geceye yüklememiz demek yılda 5 gece temizlenen bir ev nasılsa manevi hayatımız da öyle olur demektir. Evet ikinci sorumuzun cevabı olarak da Efendimiz Aleyhisselam'ın gece ibadetinden kendimize kolay geleni almak olarak kısaca cevapladıktan sonra sık sorulan 3. sorumuza geçebiliriz

Bu kandili'ni nasıl değerlendirmeliyiz?
Aslında bu soruyu Bir önceki soruya benziyor. Her ikisine de cevap olsun diye şu uygulamaları hayatımıza geçirebiliriz. Bu kandil Allah Rasulünü daha derin tanımak için bir başlangıç olabilir. Çünkü Rabbimiz bakara suresi 146. ayeti kerimede
"Kendilerine kitap verdiklerimiz onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Yine de içlerinden bir grup bile bile gerçeği saklıyorlar." Buyurmuş yine benzer bir ayeti kerime olan Enam suresi 20. Ayeti kerimede de bu gerçeğe şu şekilde değinilmektedir.

“Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu kendi oğullarını tanıdıktan gibi tanırlar. Kendilerine zarar verenlere gelince, işte onlar inanmazlar.”

Birçok mufessir bu ayette bahsedilenin peygamber Aleyhisselam olduğunu söylemiş bir kısım mufessirler ise Kur'an-ı Kerim olduğunu söylemişlerdir.
Bu ayette zikredilen varlığın Efendimiz Aleyhisselam olduğunu kabul edersek ki kuvvetle muhtemel öyledir ehli kitap benim peygamberimi öz oğlu gibi tanırken ben kendi peygamberimi acaba kim gibi tanıyorum diye sormam gerekiyor...
 babam gibi ?
oğlum gibi ?
kapı komşum gibi?
 sizce kim gibi tanıyoruz peygamber Aleyhisselam'ı?

Örneğin oğlum gibi tanısaydım;  oğluma atılan bir iftirada evet o benim çocuğum şunları şunları yapabilir şunları şunları da söyleyebilir ama benim çocuğum bunu yapmaz diye bildiğim gibi peygamber aleyhisselamın hadisi şerifleri önümüze geldiğinde o hadislerle çok haşır neşir olduğumuzdan görür görmez tanırdık doğru uygulama ile yanlış uygulamayı...
Şimdi herkesin kendisine sorma vakti peygamberliğini kabul etmemiş bir kitap ehli benim peygamberimi öz oğlu gibi tanırken peygamberliğini kabul eden ve yoluna kurban olan ben peygamberimi kim gibi tanıyorum? İki uçta yaşıyor sanki insanlar biri en ince ayrıntısına kadar tanıyan ama kabul etmeyen,
Diğeri kabul eden fakat tanımayan hakkında çok bir bilgisi olmayan ikisi de uç örnekler...

Yine eğer ben peygamber Aleyhisselam'ı çok iyi tanıyor olsaydım başım sıkıştığı herhangi bir meselede ondan mutlaka bir örneklik hatırlar sorunumu çözerdim ya da bir komşumla muhabbet ederken ya da çocuğuma bir şeyler anlatırken verdiğin örnekler arasına hatıralar arasına mutlaka peygamber aleyhisselamın örnek hayatından bir hatıra da girerdi eğer böyle isek ne mutlu...

"Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birineMünker diğerine de Nekir denir. Ölüye:

"Bu adam  hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar. O da hayatta iken söylemekte olduğu;

"O, Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed(s.a.s.)in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim." sözlerini söyler. Melekler;

"Biz de bunu söylediğini biliyorduk zaten." derler. Sonra kabri yetmiş çarpı yetmiş zira' kadar genişletilir ve aydınlatılır. Sonra ona "Yat!" denir.

"Aileme dönüp onlara haber versem mi?" diye sorar. Onlar da;

"Akrabalarından en çok sevdiği kimseden başkası kendisini uyandırmayan, güveğinin uyuması gibi uyu!"derler. Böylece, yatlığı yerden, Cenab-ı Allah onu tekrar diriltinceye kadar uyur.

Eğer münafık ise, "İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum." der. Melekler de,

"Böyle söylediğini zaten biliyorduk" derler. Sonra arza:"Onu sıkıştır" denir. Arz onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah onu yattığı bu yerden tekrar diriltinceye kadar kendisine azap edilir." (Tirmizi, Cenâiz, 70)

Dikkatimizi çektiği gibi sualde Allah Rasulünden ismen ya da sıfat olarak zikredilmiyor. Soru "bu adam hakkında ne düşünüyorsun" diye geliyor?
Yani hayatımızdaki adam kim örneğimiz kim adam deyince ilk aklımıza gelen kim işte sual bunlar üzerinden gidiyor.
Şimdi tekrar gözden geçirelim peygamberi tanıma seviyemizi...
Peki tüm bu bilgiler ışığında nasıl değerlendirelim gecemizi ya da bu geceden yola çıkarak sünnete adanmış bir ömrü...
Öyle 100 rekatlık namazlar 1000'lik tesbihlerle olmadığını hadislerde gördük o zaman öncelikle sevmek için tanıyacağız tanıdık ve sevdik bu sefer sevdiğimizi herkese tanıtacağız.Örneğin kendimize şart koşacağız bir sonraki mevlit gecesine kadar Bir siyer-i Nebi bitirmiş olacağız. Yine riyazussalihinden başlayarak hadis külliyatları ile buluşma vaktimiz gelmiştir artık hayatımıza hadislerle yön vereceğiz.riyazüs salihin deyince aklımıza gelen şey say ki geniş bir bahçedesin çünkü kitabın adı salihlerin bahçesive adım adım peygamber Aleyhisselam sana Salih olmanın yollarını öğretiyor bu bahçeden çıkmak ister miydin?

Hadis okumalarımızı ailemizi katarak haftalık belli periyotlarla birlikte okuyabiliriz bunu ailemizin durumuna göre düzenleyelim bazılarımız haftanın her günü müsait olacağı gibi bazılarımız haftanın birkaç günü bir araya gelip hadis müzakereleri yapabilir ama bunu haftada bir günden aşağıya düşürmeyelim.

Tabii bu hadis çalışma faaliyetleri ailemiz ile başlamalı ama ailemiz ile sınırlı kalmamalı. Bundan sonra her gittiğimiz yere peygamberden bir hadis götürmek başka bir düsturumuz olabilir

"Benden bir hadis işitip de onu iyice öğrendikten sonra başkasına aktaranın Allah yüzünü ak etsin" (ibni mace mukaddime 18)
Peygamber aleyhisselamdan böyle bir dua almamıza engel olan nedir? Allah Rasulü bize her gittiğin yerde bir sohbet aç demiyor sadece bir hadis ilet ve duaya mazhar ol.
Ve tabi bu hadisi iletirken ya da Allah Rasulünden bahsederken üslubuna dikkat et O'na olan saygın her halinden okunsun. Gerek adını andığında getirdiğin salavattan gerek ondan bir söz naklederken ki oturuşundaki edepten... O'ndan bahsederken sıradan bir insan gibi ya da babanın oğlu gibi bahsedemezsin o Allah Rasulü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemdir.
Zaten saygı gösterdiğin kadar değer görürsün emek verdiğin kadar karşılık alırsın.
Ve gelelim sohbetin son bölümüne ...

Yetimlerin halini gözetmek. Nereden geldik buraya mı diyorsunuz? Yetimlerin Efendisi de bir yetimdi ya o zaman bu geceyi başlangıç kabul ederek yürek avcısı olalım her yetim de peygamberden bir koku olduğunu hissedelim. Allah Rasulü'nün yetimliği hatırına yetimleri çok gözetelim. Bu konuya bakara 215 ayetin tefsirinde de kısmen değinmiştik arzu eden o yazıyı tekrar gözden geçirebilir...

Yazıma burada son verirken peygamberin hayatının bizim hayatımızın ışığı olması duasıyla Allah'a emanet olunuz.

Haktan Bilen

 

Seviker
Yükleniyor...