Riyazu's Salihin dersleri niyet bahsi

عَنْ عُمَرَ بْنِ الخَطَّابِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ:
إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ، وَلِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ لدُنْيَا يُصِيبُهَا، أَوِ امْرَأَةٍ يَتَزَوَّجُهَا، فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ
[حديثٌ صحيحٌ]
“Ameller ancak niyetlere göredir ve herkese ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allâh’a ve Rasûlü’ne ise onun hicreti Allâh’a ve Rasûlü’nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık yahut nikâhlayacağı bir kadın için ise, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir.”  [Buhârî (1, 54, 2529, 3898, 5070, 6689, 6953); Müslim (1907); İbn Hibbân (388); İbn Huzeyme (142); Ebû Dâvud (2201); Tirmizî (16429); Nesâî (75, 3437, 3794, ); İbn Mâce (4227); Ahmed (168); Humeyd (28); Mâlik (983)…]

BU HADİSİN ÖNEMİ:

Bu hadîs, İslâm’ın temel esâslarından birisidir. Hadîsin önemi hakkında imâmlarımız birçok sözler söylemişlerdir. Onlardan İmâm Şâfiî rahimehullâh şöyle demiştir: “Bu hadîs, ilmin üçte biridir. Kapsamına fıkha dair yetmiş bab girmektedir. Bu hadîs bâtıl peşinde koşan, başkasına zarar vermek isteyen, hile yollarına sapmak isteyen hiçbir kimseye, Allâh’u Teâlâ’nın huzuruna kavuşuncaya kadar ileri sürebileceği hiçbir delil bırakmamıştır.” [İbn Receb, Câmiul-Ulûm: 1/61; Münâvî, Feyzu’l-Kadîr: 1/30.]

.

HADİSİN VÜRUD (söyleniş) SEBEBİ:  

Âyet-i kerîmelerin nüzul sebebini bilmek nasıl onları anlama yardımcı oluyor ise hadîslerin vürud sebebini bilmek de o derece hadîsleri anlamaya yardımcı olmaktadır.    

Abdullah bin Mes’ûd radîyallâhu anh şöyle demiştir: “Her kim bir şey isteyerek hicret edecek olursa, onun için ancak o şey vardır. Bir adam Ümmü Kays diye anılan bir kadın ile evlenmek için hicret etti. O bakımdan o kimseye ‘Um Kays’ın muhaciri’ deniliyordu.” Bunu İmâm Taberânî rahîmehullâh el-A’meş’ten şöyle bir lafızla rivayet etmektedir: “Aramızda bir kadına talib olmuş bir adam vardı. Sözü geçen bu kadının adı Ümmü Kays idi. Hicret etmedikçe adamla evlenmek istemedi. Bunun üzerine adam da hicret etti ve o kadın ile evlendi. Biz de o kişiye ‘Ummü Kays’ın muhaciri’ diyorduk.” [Nâzım bin Sultân, Kavâid ve Fevâid: 24.]

Sübhanallah yer değiştirmemizi kıpırdanışlarımızı değerli kılan şey kalbimizde kasdettiklerimiz. Bir düşünelim Ümmü Kays'ın muhaciri olmak da var, ekmek muhaciri, makam muhaciri ya da hakiki medeniyeti öğrenip yaşamak adına Medine muhaciri...
Yürüyüşümüz hangi hicret adına ? İmam Şafi dininin üçte biri derken fıkha dair 70 bab derken kasdettiklerinden biri de buydu herhalde. Hep bir yerlere doğru hareket halindeyiz bir yerlere yürüyüşümüz var peki kimin ya da neyin muhaciriyiz? Hicretimiz kime ? Kime ya da neye hicret ettiysek karşılığı da ondan bekleyeceğimize göre bizim hareketlenmelerimiz kim adına ? Eğer Allah adına değilse kim verecek kıyamette karşılığı oranın yegane hakimi Allah olduğuna göre...

Niyet kelimesinin anlamını tekrar bir hatırlayacak olursak TDV İslam ansiklopedisi fihristine göre niyet;

NİYET
النية
Kesinlik kazanmış ve bir fiilin işlenmesine yönelmiş irade anlamında fıkıh terimi
.

Yine bir başka tanımı da
Niyet, kalbin bir şey`e karar vermesi, o işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi demektir.

Herhangi bir işi yaparken ki kesinleşmiş kararımız kim adına bir işi yapmadan önce niyetimizi tekrar gözden geçirelim gerçekten halisane Allah rızası için mi daha önce yayınladığımız mağara hadisinde olduğu gibi bunu sırf senin rızan için yaptıysam bu kaya açılsın diyebilecek kadar yürekli miyiz ?
Peki bir işi Allah için yaptım demenin alameti nedir diye soracak olursak kişi Allah adına yaptığı işte başkalarının onu yaptığına pişman edecek sözleri davranışından vazgeçirmez yine kimsenin teşviki olmasa da o işi yine Allah için yapar. Tıpkı Allah Rasulü'nün bir elime güneşi Bir elime ay ı verseler ben yine bu işten vazgeçmem dediği gibi...

Hz Ali'ye soruyorlar murai  (gösterişçinin) alametleri nelerdir diye; 4'tür diyor

1-yalnız başına kaldığında uyuşuktur.Birileri görüp teşvik etmeyeceğinden dolayı iş yapmak istemez.

2-Halk içinde iş yaparken hareketli ve neşelidir Çünkü insanlar Onu görüp takdir eder

3-insanlar takdir ettiğinde çalışır gayret eder

4-insanlar zemmettiğinde (kınadığında) gayreti bırakır.

Şimdi bütün bu şartlar ışığında kendimize değerlendirmeye alalım gece kendi başımıza kaldığımız zaman Allah adına çok hayırlı bir işe niyetlenip cennete bizi bir adım daha yaklaştıracak bu işi icrayı koyacağımız zaman insanların engellemesi bizim vazgeçiriyor mu ? Hele de bu işler Allah'ın farz kıldıklarından biri ise ?
Niyetimiz Allah Razı etmek ama insanlarda bunu duyup hoşlandıkları zaman içimizde bir memnuniyet duygusu oluşmuyor değil bu tehlikeli midir diye soracak olursak sahabe efendilerimiz de Allah onlardan razı olsun bu endişeyi bizden önce yaşamış ve Allah resulüne sormuşlar;

Tirmizi ve beyhaki de geçen bir hadis-i şerifte

 Rivayet ediliyor ki, bir kişi Hz. Peygamber'e 'Ben amelimi gizlerim, kimsenin muttali olmasını istemem, fakat bilinince bu beni sevindiriyor!' dediğinde, cevap olarak Hz. Peygamber (s.a) ona şöyle demiştir:

Sana iki ecir vardır: (Biri) gizlemenin ecri (diğeri) açığa çıkmanın ecri!. Yani önemli olan benim müdahalem olmadan o salih amelin açığa çıkması duyulsun diye çabalamadan... Tabii burada dikkat etmemiz gereken husus şu insanlar tebrik ettiği için daha fazlasını yapıyorum demiyor sahabe Sadece onların sevinmesi beni de sevindiriyor diyor. Bu ince ayrıntıyı gözden kaçırmamak lazım. Yine Allah Rasulü niyet konusunda bize şu önemli hatırlatmayı yapmıştır;

 “Kıyamet gününde Allah Teâlâ insanlara amellerinin karşılığını vereceği zaman, riyakârlara şöyle diyecek: ‘Dünyada kendilerine gösteriş yaptığınız kimselere gidin, bakın bakalım onların katında herhangi bir mükâfat bulabilecek misiniz?” (Müsned, V, 428). Allah muhafaza dünyada o kadar yorulup da ahirette de mükafat alamamak. İnsanlar için yorulmak zaten ayrı bir tehlikedir gözlerini feda etsen zora geldikleri zaman zaten kördü diyeceklerdir. Üstüne bir de kıyamet gününde Allah'tan karşılık alamamak mükafat bulamamak herhalde helakin en acısıdır.

Şimdi tüm bu bilgiler ışığında herhangi bir hayır işi yaparken ya da herhangi bir haramdan vazgeçerken niyetlerimizi kontrol edelim. Bu işi gerçekten Allah rızası için mi yapıyoruz ? Haramdan helale hicretimiz gerçekten Allah rızası için mi ? Daha önce mağara hadisinde yazdığımız gibi örneğin zina uçurumunun kenarından iffete Allah adına mı  döndük ? Bu harama örnekti. Peki ya iyiye güzele ? Ana babaya hürmetimiz gerçekten Allah rızası için mi ? Örneğin onlar bize iyi bir ana babalık sergilemedikleri zaman da iyi olmaya devam eder miydik ? Hürmetkar olmaya devam eder miydik ?  Cevabımız evetse  inşallah biz anne babamıza Allah için hürmet ediyoruzdur. Her şey karşılıklı iyilikler de öyle diyenler davranışlarını başkalarının davranışları üzerinden düzenleyenlerdir ki bunlar şahsiyet sahibi insanlar değildir diyor Allah Rasulü.

“Hiçbiriniz; «Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparlarsa ben de iyilik yaparım, kötü davranırlarsa ben de kötü davranırım.» diyen şahsiyetsiz kimselerden olmasın! Aksine insanlar iyilik yaparlarsa iyilik yapmak, kötü davranırlarsa haksızlık etmemek için nefsinizi terbiye edin.” (Tirmizî, Birr, 63)
Yaklaşan Ramazan sebebiyle niyetlerimizi tekrar gözden geçirme fırsatı veren Rabbimize hamdolsun. Rabbim kalbimizi sadece O'nun rızası için iyilik yapacak ve kötülükten sakınacak salih bir niyetle rızıklandırsın. Allah'a emanet olunuz.

Bir sonraki hadis-i şerif şerhinde buluşmak duasıyla...
Haktan Bilen

Seviker
Yükleniyor...