Bakara Suresi 218.Ayet tefsiri

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَالَّذ۪ينَ هَاجَرُوا وَجَاهَدُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۙ اُو۬لٰٓئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

 İman edenler, hicret eden ve Allah yolunda savaşanlar; şüphesiz işte bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah çok yarlığayıcıdır, sonsuz rahmet sahibidir.
Bakara 218

Bir önceki ayeti kerime dünyaya ve ahirete yönelik tüm planları boşa çıkacak tüm yaptıkları boşa gidecek insanları bize tanıtmıştı. Bu insanlar ebedi cehennemlik olanlardı. Rabbimiz hepimizi muhafaza buyursun peki acaba ebedi cehennem halkı olmaktan kişiyi kurtaran ve Allah'ın rahmetini Ümit edebilecek olanlar acaba hangi vasfa sahip olanlar ?
İnsan psikolojisini onaran yeri görüyor muyuz Rabbimiz önce şiddetli bir ikazda bulundu ve ebedi cehennem halkı olmaya karşı uyardı fakat konuyu bununla kapatmadı bu cehennemden kurtuluş'un yolunu kurtulacak olanların vasıflarını da öğretti.
 Anne ya da baba olarak çocuklarımızı herhangi bir konuda şiddetli ikazlarla uyarırken acaba çözüm de üretebiliyor muyuz ? Evet bunlar cezayı hak ettiren davranışlardır ama şunu yapanlar için de şöyle bir durum vardır diye biliyor muyuz yoksa sadece bağırıp çağırıp öfkelenerek kendimizi tatmin edip çocukları ne yapacaklarını bilmez bir halde askıda mı bırakıyoruz ?

Hataları düzeltmedeki tavrımız nedir ? Efendimiz Aleyhisselam'ın şu göstermiş olduğu tavra ne kadar benziyoruz hataları düzeltmede kendimizi buraya bir sunalım ve kendi hakkımızda kararı kendimiz verelim;

 _Medineli genç sahâbî Muâviye b. Hakem, yasak olduğunu henüz bilmediği sıralarda namaz esnasında aksıran birisine:
 “Yerhamükellâh” demişti. Cemaat, bakışlarıyla ona tepki göstermiş, o da:
 “Yazıklar olsun! Ne oluyor da bana bakıyorsunuz?” diye karşılık vermişti. İnsanların üstelemeleri üzerine ise susmak durumunda kalmıştı. Namazın ardından
Hz.Peygamber’in kendisine nasıl davrandığını şöyle anlatıyordu:
“ Ne ondan önce ne de sonra daha güzel öğreten birini gördüm. Vallahi Resûlullah beni ne azarladı ne bana vurdu ne de hakaret etti. Sadece: ‘_ Bu namazdır, namaz kılarken konuşulmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktır.’ dedi.” ( Müslim, Mesâcid, 33)

Evet bizzat rasulullah'ın örnekliğinde ayetin bu kısmını anlamaya çalıştıktan sonra gelelim Allah'ın rahmetine umabilecek olan insanların vasıflarına;
Şüphesiz ki iman edenler; evet rahmetin ilk şartı imandır. İman etmeden önce yapılan Salih ameller ancak imandan sonra değer kazanır. Falanca çok güzel işler yaptı çok iyi hizmetlerde bulundu ama iman etmedi bunun durumu ne olacak diye merak ediyorsak yapacağı hizmetlerin bütün materyalini kendisine karşılıksız veren Allah'ı kabul etmeden O' na nankörlük ederek düşmüş olduğu büyük hatayı değerlendirerek işe başlamamız gerekir. Evet çok güzel şeyler ortaya koymuş olabilir peki bütün bunların altyapısını ona kim sundu hammaddesi kimdendi ? Sunulan bütün bu nimetlerin sahibini gözardı ederek ortaya koyduğu iyiliklerin ne olacağını sormadan önceki doğru soru bu nankörlüğün karşılığı ne olacak acaba olmalıydı ? Değil rabbimizin bize sunduğu nimetler anne babamızın sunduğu tüm imkanlara işimiz bitene kadar eyvallah deyip işimiz bittikten sonra adlarını anmasak onları tanımasak benim öyle bir Ana babam yok desek Allah korusun nasıl bir hale düşeceğimizi bir düşünün ...

 Evet iman anahtarıyla açıp kapıyı girdikten sonra her zaman peşisıra Salih amel işleyenler ibaresi gelirken burada bizzat hicret'in konu edilmesi salih amelin duruma göre değişebileceğini ve bu durumdaki salih amelin hicret olacağını görüyoruz. Evet öyle bir fitne ile karşı karşıya kalır ki bazen insan bulunduğu yeri terk etmekten başka bir çare bulamaz. İşte o zaman yapacağımız şey hicrettir. Bu bazen mekan değişikliği bazen hal değişikliğidir.
Hal değişikliğine örnek olarak;
" Hakiki muhacir, Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçan, onları terk eden kimsedir ." (Buhari, İman 4, Rikak 26; Nesaî, İman 9)
 hadis-i şerifini zikredebiliriz. Ve bu durumda kendimize şunu soruyoruz ? Rabbimin uzak dur dediği fakat benim yakın olduğum bir şey var mı hayatımda ? Varsa artık uzağım diyebilmem gerekiyor muhacir olmam için.

Yine bir benzer hadisi şerif:
" Hicretten sonra hicret olacaktır. Yeryüzünün en hayırlıları, Hz. İbrahim'in hicretini kendisine örnek alanlardır"
(Ebû Davûd, Cihad).

Hz İbrahim'in hicretini hatırlayalım
وَقَالَ اِنّ۪ي ذَاهِبٌ اِلٰى رَبّ۪ي سَيَهْد۪ينِ

 İbrâhim, " _Ben rabbime gidiyorum" dedi, "O bana yol gösterecektir ._ "saffat 99

Evet müminin ne yapacağını bilmediği ;kimin doğru hareket ettiğinden emin olmadığı akın karaya karıştığı dönemde yapacağı hicret rabbine hicret etmektir yani onun kitabına ve peygamberin sünnetine bu hicreti gerçekleştiren mümin mutlaka bir yol bulacak bir hareket tarzı geliştirecektir.

Yer değişikliği olan hicret için örnek hadisler e gelince;

Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "(Sahabiler lslami takvimin başlangıcını tesbit ederken) ne Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın bi'set zamanına, ne de vefat zamanına itibar etmediler. Fakat Medine'ye gelişine itibar ettiler."

Kaynak:  Buhari, Menakıbu'l-Ensar 48).

Evet bu hicret bir devrimdi bir dönüşümdü. Takvim başlangıcı yeni bir doğuş olarak kabul edilecek kadar mühimdi.

 Ve Cihat... Allah adına yapılan bütün eylemleri içine alan özlü ifade. Birkaç ayet önce gördüğümüz gibi bazen kılıçla bazen kalemle bazen sözle bazen güzel örneklikle yani temsil ile ortaya koyduğumuz davranışların tümü Allah'ın dinini en yükseğe koymak adına yapılıyorsa adı cihattır.
 Neden cihat'tan önce hicret gelmiştir çünkü terk edemeyenler çabalayamaz da...ne kadar gayret gösterebileceğini ne kadar terk edebileceğinden anlar insan...
İşte tüm bunları yapanlar Allah'ın rahmetini Ümit edebilirler.

Allah'ın dinini Allah'ın kelimesini en yükseğe koymak adına hiçbir çabası olmayan için Allah resulü'nün şu hadisi Şerifi bizi kendimize getirmelidir;
Kim gaza etmeden veya kendini -niyet olarak- gazaya hazırlamaksızın vefat ederse, nifakta bir şube üzerinde (münafıklığın bir parçasını kendinde barındırmış olarak) ölür.

.” (Müslim, İmare, 158; Ebu Davud, Cihad, 17; Nesaî, Cihad, 2; Ahmed b. Hanbel, 2/374)

Cihat ile alakalı bir başka hadis-i şerifte ise Allah resulü şöyle buyurmaktadır;


Fadale İbnu Ubeyd (radıyalahu anh) anlatıyor: " Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murabıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz ."

Kaynak:  Tirmizi, Fedailu'1-Cihad 2,(1621); Ebu Davud, Cihad 16, (2500).

 Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade mevcuttur: " Gerçek mücahid, nefsiyle cihad edendir ."

Tirmizinin rivayetindeki ziyadeye bakınca yine önceliğin iç dünyamızdaki hareketlilik olduğunu görüyoruz tıpkı hicrette olduğu gibi. Kendiyle cihad edecek önce mümin, çabalayacak Allah'a kurban olmak için gerekli özellikleri üzerinde taşıyacak bunlar için gayret edecek. Gayretsiz Cennet mi var gayretsiz rahmet mi var ?.
tam da bunu hatırlatan şu hadisi Şerife dikkat kesilelim;

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e bey’at etmek için geldim. Bana, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in de O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm üzere haccetmemi, Ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihat etmemi şart koştu. Ben şöyle dedim:

“–Ey Allah’ın Resûlü! Vallâhi bunlardan ikisine gücüm yetmez. Onlar da cihat ve sadakadır. Müslümanlar, cepheden kaçan kimsenin Allah’ın gazabına uğramış olarak döneceğini söylüyorlar.  Ben ise cihat meydanına varınca, nefsimin korkuya kapılıp ölmeyi istememesinden endişe ediyorum.

Sadakaya gelince, vallâhi benim küçük bir koyun sürüsü ve on deveden başka bir şeyim yoktur. Onlar da âilemin maîşet kaynağı ve binek hayvanlarıdır.”

Resûlullah elini yumdu, salladı ve şöyle buyurdu:

“– Cihat yok, sadaka yok, peki ne ile cennete gireceksin ?!” Ben hemen:

“–Yâ Resûlallah, sana bey’at ediyorum!” dedim ve koştuğu bütün şartlar üzerine bey’at ettim. (Ahmed, V, 224; Hâkim, II, 89/2421; Beyhakî, Şuab, V, 8; Heysemî, I, 42; İbn-i Kesîr, Tefsîr, II, 306, [Enfâl 8/16])

Hatırlayacak olursak cihadı bize öğreten ayetten önce infak hatırlatılmıştı.şimdi Allah resulü'nün sorusunu tekrarlayalım Cihat yok sadaka yok nasıl cennete gireceksin ?

Hz. Enes (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: " Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır. "

Dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlısını elde etmek isteyen çıkışlarını ve dönüşlerini Allah için yapsın. İşte böylece Allah'ın merhametini umacak ve İnşallah böylece onun çok bağışlayıcı ve çok merhametli oluşuna şahit olacaktır mümin.

219. ayette buluşmak üzere

 HAKTAN BİLEN.

Seviker
Yükleniyor...