Bakara Suresi 214..Ayet tefsiri

 

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْۜ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ

 Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.
    Bakara suresi 214. ayet

Bu bölümün başından beri yani 211. ayetten itibaren kendilerine ayetler ulaşan fakat ulaştığı ayetleri kendisini süslü gösterilen dünya hayatına değişen, inananlarla alay eden insanlar bize tanıtıldı daha sonra yine kendilerine kitap ulaşan ihtiras ve kıskançlık dolayısıyla kitaba yüz çeviren insanları gördük.
Bu ayette ise kendisine ulaşan ayetleri yaşama konusunda Müslümanın göstermesi gereken dirayet ve ısrarı göreceğiz.
Bir grup ayetlere karşı hak ettikleri ilgi alaka ve saygıyı bir tarafa koyarak değerini bilmeyip arkaya atarken iman eden grup da bu ayetlerin bir bedeli olduğunu Hakkı söylemenin hak taraftarı olmanın bu dünyada bedelsiz yaşanmayacağını göz ardı etmemesi gerektiğini bize bizden önceki ümmetlere örnek vererek en güzel şekilde izah ediyor.

Evet rabbimizin sorusuna dikkat!!!
" yoksa siz sizden önceki ümmetlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete girebileceğinizi ve sanıyordunuz"????
 
 Yani her iddia ispat ister. Her sevgi her bağlılık da öyle... Neye talipsen sınanmadan ulaşamazsın.
 Cennet gibi yüksek bir ödüle talip olanlar da zorluklarda öyle kolayca kimliğini sıyıranlar arasından seçilmez.!!!
Sağlam kişilik sıkıntılarla pişer. Kömür ezilmeden elmas olmaz.En değerli Elmas madenleri Afrika'da fillerin ayağının altında ezile ezile bin yıllar içerisinde meydana geldiğini bir yazıda okumuştum.Zerafetine hayran kaldığınız bir kahve fincanına sorun size anlatsın 400 derecelik ateşlerde pişip topraktan fincana nasıl geliniyor. Ya da çeliğine çifte su verilmiş bir kılıca sorun kor ateşlerde yanmadan pusat olunuyor mu ?
İşte tam da bu yüzden zorlukları gördüklerinde kimliklerini sıyıranlarla ne yola düşülür ne de onlardan üstün bir bağlılık beklenebilir.
Allah'ın rızasına talip olanlar başına gelen musibetleri küçük görecektir. Ki zaten öyle yapmışlardır Musab Bin umeyr'in sözünü hatırlayalım:
"Allah yolunda biraz cefa çektik diye Rahman'a naz mı edeceğiz?"
Biraz cefadan kastın ne olduğunu Musab ın hayatını okuyarak çok daha iyi anlayabiliriz neleri gözünde küçülttüğünü gerçek hedefe ulaşmak için şehit olurken dahi mahcubiyetinden yüzünü sakladığını okuduğumuz zaman içinden geçtiğimiz şu günlerde yaşadığımız sıkıntıların zikre bile değmeyeceğini evde kalamam evde oturamıyorum düşüncelerinin  şımarıklıktan öte olmadığını çok daha rahat anlayabiliriz.
İnsan nelerinden vaz geçebileceğini neler feda edebileceğini talip olduğu yüksek değere ( Cennet) bakarak anlayabilmelidir. Daha önceki derslerde de bahsettiğimiz gibi insanın kimliğini tercihleri kadar da vazgeçtikleri ortaya koyar. Nelerden vazgeçebilirsin Rabbin razı değil diye???
Bu ayeti bize en çok hatırlatan hadislerden biri olan

Ebû Abdullah Habbâb İbni Eret radıyallahu anh şöyle dedi:

Hırkasını başının altına yastık yapmış Kâbe’nin gölgesinde dinlenirken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e (müşriklerden gördüğümüz işkencelerden) şikâyette bulunduk ve :

- Bize yardım dilemeyecek, Allah’a bizim için dua etmeyecek misiniz? dedik. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle cevap verdi:

- “Önceki ümmetler içinde bir mü’min tutuklanır, kazılan bir çukura konulurdu. Sonra da bir testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti-kemiği demir tırmıklarla taranırdı. Fakat bütün bu yapılanlar onu dininden döndüremezdi. Yemin ederim ki Allah mutlaka bu dini hâkim kılacaktır. Öylesine ki, yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiç bir şeyden endişe etmeksizin San’a’dan Hadramut’a kadar emniyetle gidecektir. Ne var ki, siz sabırsızlanıyorsunuz.”

Buhârî’nin bir başka rivayetinde ifade, “Peygamber aleyhisselâm hırkasına bürünmüştü. Bizler müşriklerden çok işkence görüyorduk” şeklindedir.

Buhârî, Menâkıb 25. Ayrıca bk. Buhârî, İkrâh 1, Menâkıbu’l-ensâr 29,   Ebû Dâvûd,  Cihâd 97

Bu hadisi ayetle birlikte düşündüğümüz zaman rahata kavuşmak için ne kadar acele eden bir topluluk olduğumuzu daha iyi anlıyoruz. Sahabenin sıkıntılar karşısındaki tavrını bir sahabe hayatı okuyarak bir nebze anlayabiliriz bu konuda o kadar çok örnek var ki burada zikretmeye kalksaydık ayrıca bir kitap yazmamız gerekirdi.
Kaldı ki bizim halihazırda yaşadığımız sıkıntılarla gerek yukarıda zikredilen hadis-i şerifi gerekse sahabenin yaşadıklarını dile getirdiğimizde bizim sıkıntı zannettiğimiz şeylerin belki nimet olduğunu görüyoruz ve aslında belki de mahcubiyetten başımızı yerden kaldıramıyoruz.
Öyle bir hal düşünelim ki sadece etrafındakiler değil sabır timsali bir peygamber dahi Allah'ın yardımı ne zaman? desin sübhanallah.

"İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır"
Evet ne zaman gelirse gelsin o yardım yakında gelmiştir. Çünkü Allah tam zamanında gönderir. Tam zamanında bizi ayetlerle tanıştırır tam zamanında bizi evlerimize çeker.(tarih 27 mart 2020 coronavirüs sebebiyle tüm dünya inzivada ) Tam da dünya bizi esir almak üzereyken elimizden tutup bizi kendimize getirir...
Velhamdülillahi rabbil alemin

215. ayette buluşmak ümidiyle...

Haktan Bilen

Seviker
Yükleniyor...