Bakara suresi 184. ayet eşliğinde ramazana bakış

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَيَّاماً مَعْدُودَاتٍۜ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَر۪يضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ وَعَلَى الَّذ۪ينَ يُط۪يقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْك۪ينٍۜ فَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْراً فَهُوَ خَيْرٌ لَهُۜ وَاَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ

Sayılı günler ! İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.
Bakara suresi 184. ayet

Ayetin ilk iki kelimesine dikkat çekilelim "sayılı günler"türkçemizde de yer edinmiş "sayılı günler tez geçer" deyimi Allahu alem Ramazan'dan daha güzel bir örnekle açıklanamazdı. Her yıl sübhanallah bir girdi bir de şimdi elveda diyoruz ne çabuk geçti düşüncemizin sanki izahı bu ayette gelmiş öyleyse çok iyi değerlendirmek lazım sayılı günleri Çünkü gerçekten tez geçiyorlar. Geçirdiğimiz ramazanları bir hatırlayalım ve geldiğimiz Ramazan'a bir bakalım geçiş hızını anlamak için. O zaman her halükarda tez geçecek bu günleri ne kadar verimli değerlendirebilirsek o kadar kârdır diyerek elimizden geleni yapmaya çalışalım. Dünkü yazımızda saati süresi tamamen aileye ve bireye özel bir Ramazan programı oluşturacağımızdan bahsetmiş birtakım içerik önerilerinde bulunmuştum. Şimdi tez geçeceğinden de dem vurarak elimizden geldiği kadar bedenimiz aç ruhumuz tok olarak geçirmeye özen gösterelim. Merhum Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'in de dediği gibi " en kötü kombinasyon boş bir ruh ve dolu bir midedir." Allah hepimizi muhafaza buyursun bu durumdan. Yine Allah Rasulü "Ademoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır" diyerek asıl doldurulması gereken yürek ve ruh kabına işaret etmiştir. Her ne kadar süresi kişiye özel olsa da bu Ramazan gelin gücümüz yettiği kadar yürek kaplarımızı dolduralım. Çünkü İmam Rabbani'nin şu harika tespitine kulak verirsek bütün bir yılı güzel geçirme imkânına kavuşmuş oluruz. İmam Rabbani rahmetullahi aleyh şöyle der;

"Ramazan senenin kalbidir Ramazan güzel geçerse bütün bir yıl güzel geçecektir."
Bu güzel tespitin ışığında senemizin nasıl geçmesini arzu ediyorsak Ramazanımızın da öyle geçmesi için çabalayalım. Sakinse sakin, ilimle hemhal ise ilim ile hemhal, muhabbet ve anlayış dolu bir yıl arzu eden muhabbet ve anlayış dolu bir Ramazan geçirmek için elinden gelenin en üstüyle gayret etsin. Ve bu konuda hızla geçeceğini göz önünde bulundurarak mümkün mertebe elinden geleni ardına koymasın. Çünkü hem hızla geçecek hem seneye var mıyız yok muyuz bilmiyoruz?

Hz. Ebû Mes’ud (r.a.)’dan nakledildiğine göre Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer kullar, Ramazan’da neler olduğunu bilseydiler; elbette ümmetim, senenin bütün (aylarının) Ramazan olmasını isterdi.

(Heysemî, Mecmeu’z-Zevaid:3/141)

Bütün sene belki Ramazan olmayacak ama kalbe işleyerek bütün seneyi Ramazanlaştıracak ameller edinebiliriz kendimize.
Sayılı günler hakkında şimdilik bu kadar açıklamadan sonra gelelim ayetin devamına
. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.

Ayet-i kerimede gördüğümüz gibi Rabbimiz bize hem ruhsat vermiş hem de daha hayırlı olanını hatırlatmıştır. Kimlerin oruç tutmayabileceği meselesini fıkıh kitaplarından öğrenebilir aynı zamanda islami hassasiyete sahip doktorlardan oluşan bir kurul kararıyla bu sonuca ulaşabiliriz. Fakat tüm bunlarla birlikte hastalığının artması %100 kesin değil Ya da ölümüne sebebiyet vermeyecekse ayetin sonu bize daha hayırlı olanı söylemektedir.
"Eğer bilirseniz tutmanız sizin için daha hayırlıdır."bu durumda tutmakta zorlanan hanımefendilere eşleri daha müsamahakar davranabilir. Tutmakta zorlanan gençlerimize yeter ki oruçlarını selametle tamamlasınlar diye elimizden gelen kolaylığı sunabiliriz.
 
Onların yaptığı her hayırdan eş olarak da anne baba olarak da biz de nasibimizi alacağız çünkü. Zaten sayılı gün, oruç selameti adına düzenimizde küçük değişiklikler olsa ne olur ki bunları abartmadan ramazandan ailece elimizden gelen çabayla çıkabileceğimiz en üst feyizle çıksak ne güzel olur. Bazen öyle üzücü sözlere ve davranışlara şahit oluyoruz ki Allah'ın farz kıldığı ve ruhsata rağmen tutmanız sizin için daha hayırlıdır dediği bir ibadet için eşlerin birbirine tutamıyorsan boz ama benim işimi aksatma cümlesi ne üzücü bir cümledir. Ya da gençlerimize; sınavın varmış madem geleceğin daha önemli diyerek ruhsat verilmemiş bir meseleye kapı açmak ne ilginçtir. Halbuki o gencin o evladımızın hayatına kanaati, sabrı, beklemeyi oruçtan daha güzel bir ibadet ile ekleyebilir miyiz. Profesör doktor Nevzat Tarhan'ın dediği gibi bir ibadeti çocuğa benimsetebilmenin yaşı en fazla ondur diyor Nevzat Hoca. Ondan sonraya kalanlar treni kaçırdı mı? Elbette hayır ama bu yaşlarda meleke kesbedecektir. Bu yüzden basit dünyevi sebeplerle ne kendimize ne eşimize ne de çoluk çocuğumuza Ramazan'ı kurban ettirmeyelim. Hızla gelip geçen bu misafirden gerekirse birçok lüksümüzü kurban ederek razı ayrılalım. Çünkü bizi sık sık ziyarete gelmiyor. 1 yıldan önce uğramıyor. Yılda bir gelen  ve bize bu kadar bereketle gelen bir misafiri kayda değmez sebeplerle ihmal etmeyelim.
Bereketli ve affolunup çıkacağımız bir ramazan duasıyla...
Allah'a emanet olunuz 185. ayetin tefsirinde buluşmak ümidiyle...

Haktan Bilen

Seviker
Yükleniyor...