BAKARA 271.ayetin kısa tefsiri

 اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَـرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّـَٔاتِكُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ

Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınızı düşürür. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Bakara suresi 271. ayet)
Bizi yaratan ve Müslümanlardan kılan rabb'imize hamd, kendisinde en güzel örnek bulunan Rasulüne salat ü selâm olsun

Değerli dostlarım Bakara Suresinin 271. ayeti ile muhatabız ve bu ayette Rabbimiz bize öncelikle sadaka vermek konusunda açık ve gizli her ikisinin de güzel olduğunu fakat daha hayırlısının gizli vermek olduğunu bildirir. Peki neden daha hayırlısı gizli vermek iken açıktan vermeye de iyidir, ne güzeldir buyurmuştur? Çünkü;
Açıktan yapılan ibadetler büyük bir hızla yayılır daha önce hatırımıza gelmeyen güzel fikirler birinde gördüğümüz bir güzellik sonucu belki ondan daha güzel bir fikirle bizde ışıklar yanar aynı zamanda kötülüğün bu denli pervasızca yapıldığı ve takipçi topladığı bir zamanda iyiliğin sadece gizli yapılması elbetteki lehimize değil aleyhimize olur. Ya da şöyle düşünebiliriz en azından farzları ki çünkü farzın riyası olmaz açıktan yaparız zekatımızı (verileceği yerler konusunda sıkıntı yoksa zekat olduğunu muhatabımıza söylememize gerek yoktur) açıktan verir. Rabbimizle aramızda güzel sırlar biriktirmek adına bir takım nafilelerimizi gizli yapabiliriz. Çünkü hem rabbimizle aramızda güzel sırlar olmalı hem de insanlar gördükleri güzellikleri başka güzellikleri ekleyerek ilerlemelidir. Tıpkı gördüğü çirkinliğe başka çirkinlikler ekleyerek ilerleyen batıl taraftarları gibi çünkü açıktan yapılanlar her zaman takipçi toplamıştır. 
Yine açıktan yapmaya bir örnek olarak toplumsal olanları açıktan, bireysel olanları gizli yapmak daha efdal olabilir. Örneğin bir dernek, vakıf faaliyetleri açıktan yapılır bizzat birebir muhatap olduğumuz ihtiyaç sahipleri ile gizliden yapabiliriz fakat asla açıktan yapan insan kınanmaz çünkü kalbini yarıp bakmadık ki niyetinin ne olduğunu bilmiyoruz. Hz Ali'ye nispet edilen bir uygulama vardır belki bütün sadaka ayetlerine örnek olabilecek;

Hz Ali'nin  her gün dört dirheminin birini gizli birini açık birini gece birini gündüz infak ettiği rivayet edilir. İyiliğin her şeklinden pay almak adına... Yine sadakayı gizli vermek adına
"Hazret-i Ömer (r.a.) geceleri sırtında un çuvalıyla fakir mahalleleri dolaşır, kimselere görünmeden, hattâ çoğu zaman kim olduğunu da gizleyerek muhtaçları sevindirirdi."

Hazret-i Ali’nin torunu İmam Zeynelâbidîn Hazretleri de her gece Medîne fukarâsının kapılarına sırtında taşıdığı erzak çuvallarını bırakır, kimseye görünmeden geri dönerdi. Bir sabah o fakirler, kapılarına erzak konulmamış olduğunu gördüler. Sebebini merak ederlerken, Zeynelâbidîn Hazretleri’nin vefât ettiği haberi bütün Medîne’ye yayıldı. Herkes derin bir mâteme büründü.

Zeynelâbidîn Hazretleri’nin naaşı yıkanırken, sırtında içi su toplamış büyükçe yaralar olduğu görüldü. Yakınlarına bunun sebebi sorulduğunda, o mübârek zâtın sırrı da ortaya çıktı. Zira sırtındaki o yaralar, fukarâya taşıdığı erzak çuvalları sebebiyle meydana gelmişti.

İşte merhamet dolu mü’min gönüllerdeki ihlâs tecellîsi ve hayrın ecrini beşerî iltifatlarla zedelememek için gösterilen büyük hassâsiyet!..

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları

Hadis-i şeriflerde  buyurulur ki:
 İyi bir amel yapanın amel defterine gizli yapılmış salih amel olarak yazılır ve sevabı 70 kat artırılır. Kişi bu ameli açıklarsa, aşikâre amel sevabı yazılır. Artırılan sevapları silinir. Bu amelini tekrar herkese söyler, adının anılmasından ve övülmekten hoşlanırsa, aşikâre amel sevabı da silinir, gösteriş, riya olarak yazılır. [Beyheki]
(Kıyamette, başka himaye bulunmayan günde Allahu Teâlânın himayesindeki (arşın gölgesinde gölgelenen) 7 kişiden biri, verdiği sadakayı gizleyen, sağ elinin verdiğinden sol eli haberi olmayan kimsedir.) [Buhari]

(Gizli [sadaka, hayır hasenat ve ibadetler] açık yapmaktan efdaldir. Ancak, iyi örnek teşkil edecekse, aşikârelik gizliden efdaldir.) [Deylemi]

(Sadakayı gizli vermek Cennet hazinesindendir.) [Hatib]

(Gece kılınan namazın gündüz kılınan namaza göre üstünlüğü, gizli verilen sadakanın, aşikâr verilen sadakaya olan üstünlüğü gibidir.) [Taberani]

"Gizli sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü önler. [Beyheki, Taberani, İbni Asakir].

Peki insan başkalarına göstermez de verdiği sadakayı kendinden nasıl saklar sağ elinin verdiğini sol eline nasıl göstermez nasıl kendisine de unutturur? Yıllar önce dinlediğim bir radyo programında ki örnek hala aklımdadır "bir insan İstanbul'a bir kere gitse nerede çay içtiğini nerede yürüdüğünü nerede yemek yediğini unutmaz çünkü bir kere gitmiştir ve hep aklındadır lakin sürekli İstanbul'da yaşayan insan çay içtiği yerin hangi masada içtiğinin notunu tutmaz çünkü o içinde yaşıyor sadaka vermek de böyle işte bir kere verdin mi hep aklında tutarsın sen unutmazsın ki başkalarına unutturasın lakin bu iş senin hayatının bir parçası haline geldiği zaman kime ne verdiğini önce sen unutursun bir bakarsın ki sağ elin vermiş sol elin fark etmemiş. İşte bu kıvama gelen insan Arşın gölgesinin adayıdır. Sağ eli verir de sol eli fark etmez bile...

Yine burada ayeti kerimenin "günahlarınızdan bir kısmının silinmesine sebep olur" kısmına gelince belki de biz incitmeden gizlice verirsek Rabbimiz de bizim günahlarımızı bize bile farkettirmeden siliverir...

Peki ya açıktan verirsek ne olur bu sorunun cevabı ayeti kerimenin başında verilmiş zaten niyetimiz Allah adına yapmak olduktan sonra açıktan vermemizde de bir mahzur yoktur hatta sevap vardır yukarıda da belirttiğimiz gibi farz olanların açıktan yapılması örneklik teşkil edilmesi açısından daha uygundur lakin sürekli açıktan yapılması gizliye bir şey bırakılmaması şu tür sıkıntılara sebep olabilir.
-Örneğin onu alan kişi bu nasıl olsa ben böyle duyuldum zaten o da zengin olduğu için benim ihtiyaçlarımı görmekle görevli diyerek kendini salabilir çalışıp çabalamak yerine sürekli beklenti içinde olan biri haline gelebilir çünkü biz onu topluma bu şekilde tanıtmışızdır bir kere... Lakin gizli olsaydı bu durum belki de bu aramızda kalması gereken bir durum ve geçici bir durum benim de gücümü elime alır almaz çalışmam lazım deyip toparlanmasına sebep olurdu. Öte yandan açıktan yaptığımız başka insanlar için de onur kırıcı bir davranış olabilir. 

-Yine bir başka sebep kişiyi açıktan verilenlerde görenler ortaktır. İkram etmek zorundadır. Belki de o fakir onlara başkasını ortak edemeyecek kadar mağdurdur ve biz onu açıktan vererek ortak etmek zorunda bırakmış olabiliriz.

-Ve bir başka sebep ise dışarıdan baktığımızda zengin görünen (273. ayette daha detaylı işleyeceğimiz) birtakım insanlar vardır ki asıl muhtaçlar onlardır da sezdirmezler işin içyüzünü bilmeyen halk için suizanna sebep olabiliriz. Bundan başka nice fakirler var bak getirmiş buna vermişler diye söylentilere yol açabiliriz.

Tüm bu bilgilerden sonra sadakayı açıktan ve gizliden her iki şekilde de vermek zorunda olduğumuzu bilelim öncelikle fakat işin ucunu kaçırıp örnek olacağız diye rabbimizle aramıza sırlar bırakmadan gitmeyelim bu dünyadan

Ve son olarak ayeti kerimenin sonunda geçen "Habîr" esması acaba nedendir diye soracak olursak Allahu alem öncelikle bize şu hatırlatılır eğer sen, gizli verirsem kimse bilmez sanma bil ki her şeyden haberdar olan ondan da haberdardır. Aynı zamanda sen gizli verirken de aşikare verirken de gerçek niyetinin ne olduğundan yine O (Celle celalühu) haberdardır. Her iki halde de "Allah rızası için" niyetini koruyabildiğinden O (Celle celalühu) haberdardır.
Çünkü bu niyeti koruyamamak bu konuda eksen kayması yaşamak insanı şu hale düşürür Allah muhafaza ki bu durumun geri dönüşü yoktur.
Ebu Hureyre radıyallahu anh den
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bana söylediği, anlayıp öğrendiğim bir hadisi sana anlatacağım" dedikten sonra derin bir iç çekip kendinden geçti. Biraz sonra kendine gelip: "Rasuullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu evde benden ve kendisinden başka kimse yok iken bana söylediği bir hadisi sana anlatacağım" dedi ve tekrar derin bir iç çekip kendinden geçti. Sonra kendine gelip yüzünü si/di ve: "Sana, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu evde benden ve kendisinden başka kimse yokken bana aktardığı bir hadisi söyleyeceğim" dedi. Sonra Ebu Hureyre tekrar içini çekti sonra yüzü koyun yere düştü, onu uzun bir süre kendime dayadım, sonra ayıldı ve dedi ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle anlattı:
"Kıyamet günü Allah, kulları arasında hüküm vermek için onların yanına inecektir. Bütün toplumlar o gün diz üstü çökmüş durumdadırlar. Allah'ın çağıracağı ilk kimseler; Kur'an'ı bilen ve ezberleyen kişi, Allah yolunda öldürülen kişi ve mal varlığı çok olan kişiler olacaktır. Allah, Kur'an'ı bilene

«Peygamberime indirdiğim Kitab'ı sana öğretmedim mi?» buyuracak. O kişi: «Evet ya Rabbi» karşılığını verince, Allah: «Öğrendiğinle nasıl amel yaptın?» diye soracak. Adam: «Gece ve gündüz Kur'an'ı elimden bırakmadım» diye cevap verecek. Bunun üzerine Allah: «Yalan söylüyorsun» buyuracak. Meleklerde: «Yalan söylüyorsun» diyecekler. Yüce Allah, adama şöyle buyuracak: «Yalan söylüyorsun. Sen, falan kişi güzel Kur'an okur» desinler diye okudun ve böyle de denildi.

Sonra mal mülk sahibi olan getirilecek ve Allah, ona: «Senin rızkını genişletip hiçbir kimseye muhtaç etmeden yaşatmadım mı?» diyecek. Zengin: «Evet ya Rabbi» diye karşılık verince, Allah: «Sana verdiğim mal mülk ile neler yaptın?» diyecek. Zengin kişi: «Yakınlarımı yoklar ve yoksullara yardım ederek infak ederdim» diyecek. Bunun üzerine Allah: «Yalan söyledin» diyecek. Melekler de: «Yalan söyledin» diyecekler ve Allah ona şöyle buyuracak: «Sen, senin için, falan kimse cömerttir» desinler diye bu dediklerini yaptın. Neticede o da denildi.

Sonra Allah yolunda öldürülen kişi getirilecek. Allah ona: «Ne uğrunda öldürüldün?» diye soracak. O kişi: «Uğrunda cihad edilmesini emrettin, ben de cihad edip şehid oldum» cevabını verince, Allah: «Yalan söylüyorsun» diyecek. Melekler de: «Yalan söylüyorsun» diyecekler ve Yüce Allah: «Hayır, sen falan kimse cesurdur» denilmesini istemiştin, bu da sana denildi» buyuracak."

Sonra Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), dizime vurdu ve dedi ki: "Ey Ebu Hureyre! Kıyamet günü Cehennem ateşi bu üç kişi ile tutuşturulacaktır. "
Ebu Osman der ki: Bana Ala b. Ebi Hakim, kendisinin Muaviye'nin koruması olduğunu söyleyip dedi ki: Muaviye'nin yanına bir adam girdi ve bu hadisi ona Ebu Hureyre'den nakletti. Muaviye bunun üzerine: "Bunlara böyle yapılırsa geri kalan insanlara ne yapılacak acaba?" Dedi ve hüngür hüngür ağladı. Biz onun hayatını kaybedeceğini sandık ve: "Bu adam bizim başımıza bir felaket getirdi" dedik. Sonra Muaviye kendine gelip yüzünü sildi ve: "Allah ve Rasulü doğru söylediler" deyip: "Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz; onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. Işte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. Işledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da batıldır"(Hud 15- 16) ayetlerini okudu.
 Buhari, Halk efalu'l-ibad (s. 42), Müslim (1905), Tirmizi (2382), Ahmed, Müsned (8277), İbn Hibban (408).

Sözlerime bu mübarek hadis-i şerifle son verirken gizli ve açık her iki halde de ihlası elde edebilmek ve ömrümüzün sonuna kadar onu koruyabilmek duasıyla....

HAKTAN BİLEN

Seviker
Yükleniyor...