samimi sözlerim insanları rahatsız ediyor
SORU:
Selamünaleyküm hocam.
Ben asla kin tutmayan birisiyim malesef. Malesef diyorum çünkü bazen sınır koymak gerektiğini biliyorum yani fazla fedakarlığın sonu hüsran oluyor malesef. Ailem eşim eşimin ailesi arkadaşlarım arasında yani yan yana gelip konuştuğum herkesle içimden geldiği gibi konuşuyorum, sonra da ne gerek vardı bunu anlattın diye kendi kendime hayıflanıyorum. Geçenlerde de eşime bir mevzuyla ilgili yorum yaptım sen bu işe karışma girme bu işe dedi ve kızdı, çok üzüldüm fakat dün aynı mevzu konuşulunca ben şöyle şöyle yapabilirim elimden gelir diye konuştum eşimde makul karşıladı. Fakat bir süre sonra kendime kızdım ağladım "ya sana bu işe karışma dedi, kızdı, herkesin içinde seni azarlayarak ağlattı, neden unutuyorsun bunları seni ağlattığı sözleri, sanane ilgilenme" diye kendime çok kızdım, yani sanırım mesafe ve sınır koymakta zayıfım aklıma geliyor fakat geç geliyor malesef. Ben gayret ediyorum fakat bir ayet, bir dua yada bir esma zikriyle bu yönümü törpüleyebilmem mümkün mü?
CEVAP:
Ve aleykümselam kardeşim
Sorunun ilk cümlesi ile cevabımıza başlayalım. Bu dünyada her nimet külfeti ile birlikte gelir. Külfetsiz nimet ahirette. O yüzden eğer yerli yerinde kullanılmazsa; güzellik nimeti kibir tehlikesiyle, hoşgörü nimeti hesaba alınmamakla, kuvvetli hafıza nimeti kin tutmakla, zenginlik nimeti insanların beklentisiyle, yüksek zeka nimeti insanların faydasına kullanılmadığında akla gelmeyecek tehlikelerle, samimiyet nimeti de hor görülme ile birlikte gelir. Örnekleri çoğaltabiliriz... Ve böylece hepsi külfete dönüşür. O yüzden ilk cümlede yazdığınız "ben hiç kin tutmayan birisiyim" sözünüz doğru kanalize edilmemiş bir tabiatı gösteriyor. Bu özellik doğru kanalize edilirse insanların ne dediğine aldırış etmeksizin insanı Allah'ın razı olduğu şekilde hakkı ve hakikati söylemeye götürebileceği gibi eğer doğru kanalize edilmez önü alınmaz ise Efendimiz Aleyhisselam'ın "kişinin İslami güzelliklerinden birisi de ma'layaniyi terk etmesidir"hadis-i şerifinin ihlaline götürür... Kin tutmamak gibi güzel bir özellik müminlerin duasında vardır aslında;
-Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” (Haşr Suresi 10. ayet)
Yine Araf suresinde cennetliklerin özellikleri anlatılırken ;
"Onların altından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız."
A'raf /43
Görüldüğü gibi kin tutmamak cennetliklerin özellikleri ve cennet adayı müminlerin duasıdır lakin bu müminlerin başka bir özelliği de Mü'minun suresinde işaret edildiği gibi, kurtuluşa eren müminlerin namazlarında huşu sahibi oldukları anlatıldıktan hemen sonra ikinci özellikleri;
"Anlamsız, yararsız şeylerden uzak dururlar"
(Müminun Suresi 3. ayet)
Ancak bu iki şartı bir arada götürdüğümüz zaman kin tutmamak bir değer ifade edecektir. Aksi takdirde sizin de sorunuzda dem vurduğunuz gibi kin tutmama özelliği insanlar tarafından azarlanmaya kırılmaya müsait bir varlık gibi görülmeye, değersizleştirmeye sebep olacaktır.
İçimizden geldiği gibi konuşmak meselesine gelince evet bugün birbirine karışan kavramlarımızdan biridir samimiyet. Peygamber aleyhisselamın "din nasihattir" hadis-i şerifinin nasihat kelimesinin kökünde bulunan samimiyet ifadesinden dolayı din samimiyettir şeklinde çevirilerini de görüyoruz. Peki samimiyet içimizden geldiği gibi konuşmak mıdır yoksa Allah ve Rasulünün bize emir buyurduğu gibi konuşmak mıdır? Önce bu sorunun doğru cevabını vermemiz gerekir. Ve elbette ki mü'mine yakışan tavır içinden geldiği gibi değil Rasulullah'ın bize yol gösterdiği gibi konuşmaktır bunun yolu da onun sünnetlerini öğrenmekten geçer. Örneğin yukarıda bahsettiğimiz hadis-i şerifte geçen mâlâya'ni kelimesinin anlamı;
Kişinin dinî ve dünyevî hayatı bakımından fayda sağlamayan gereksiz söz ve davranışları ifade eden bir tabir. (TDV İslam ansiklopedisi)
Ki yukarıda bahsettiğimiz hadisi şerif, dinin doğru anlaşılmasında temel olan dört hadisten biridir. Yani müminin 4 önemli özelliğinden biri kendisini ilgilendirmeyen şeylerden uzak durmasıdır.
Değerli kardeşim belki aklınıza şu gelebilir, ''hocam ben aslında yardımseverlik duygusundan dolayı eşime tavsiye olsun diye böyle yapıyorum fakat bazen nezaketle Ama çoğu zaman azarla karşılaşıyorum maksadım kendime ilgilendirmeyen şeye karışmak değil...'' Evet meramınızı anlıyorum fakat erenlerden birinin dem vurduğu gibi;
"Konuşturuluncaya kadar susman, susturuluncaya kadar konuşmandan daha hayırlıdır" burada dikkat etmemiz gereken şey açık bir zulüm işlenmedikçe bir cana ya da ırza kast edilmedikçe susmamız bir harama sebep olmadıkça evlâ olan susmaktır lakin mevzu eğer yukarıda sayılanlardan birisi ise ve gücümüz yetiyorsa elbette evla olan konuşmaktır.Fakat böyle bir durumda dahi Allah Rasulü'nün bize sunduğu aşamalar vardır herkesin gücünün yettiği aşamayı tercih etmesi adına;
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” Müslim iman 78
Bu hadis-i şeriften öğrendiğimiz kötülüğe müdahalemiz dahi aşama aşama ve herkesin gücü nispetinde yani eliyle değiştirmeye gücü yeten sadece kalbi ile buğz ettiğinde vebal sahibi olacağı gibi eliyle değiştirmeye gücü yetmediği halde davranıp da hem kendini hem de müminleri küçük düşürdüğünde de sorumluluk sahibidir. Burada bize düşen gücümüzün sınırlarını keşfetmek. Gücünün üzerinde bir iş yaparak diğer müminleri de sıkıntı altına koymuştur. Yoksa Allah Rasulü bilmiyor muydu haşa işkence gören müminlere müdahale etmeyi fakat her şeyin bir vakti vardı ve her sıkıntı gün gelip zafere dönüşecekti...
Şimdi tüm bu aşamaları ve hadisleri bildikten sonra bizim üzerimize düşen kendimizi bu konuda terbiye etmek için başkalarının işleri ile uğraşmak yerine kendimizdeki bu özellikle uğraşmak. Yaklaşan Zilhicce günleri bu iş için oldukça güzel bir fırsattır.
Bu konuda ödev olarak tavsiyelerim;
1-Mutlaka hadisi şerif okuma sayımızı arttırmak.
2-Kur'an-ı Kerim'de müminlerin özelliklerinin anlatıldığı ayetlere özellikle dikkat çekilmek
Örneğin müminun suresinin ilk 10 ayeti - Furkan suresinin son bölümü gibi yukarıda da belirttiğim gibi Zilhicce günleri kendimizi onarmamız için güzel bir fırsattır ve bu ayetler üzerinde özel çalışmamız için bir nimet.
3-Bir de sorunuzun son kısmında belirttiğiniz hangi Esma'yı çekebilirim tavsiyesi olarak öncelikle vekesinlikle sayılı bir zikre Efendimiz Aleyhisselam tavsiye buyurmadığı sürece sıcak bakmıyorum lakin sayısız olarak gücümüzün yettiği kadar er-Raşîd Celle celalühu ismini söylemenizi tavsiye ederim. Er Raşîd Celle celalühu isminin anlamı;
Kullarına en doğru yolu gösteren, onları irşat (doğru yolu gösterme, uyarma) eden, hidayete erdiren, bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp, dosdoğru bir nizam ve hikmet üzere akibetine ulaştıran, varlıkları var ediş gayesine göre hedefine ulaştıran, olgunlaştıran.
Dua olarak ise;
Allah’ım! Günahlarımı, bilmeden ve haddimi aşarak işlediğim kusurlarımı, bütün işlerimdeki ölçüsüzlüğümü,benden daha iyi bildiğin bütün suçlarımı bağışla! Allah’ım! Ciddi veya şaka olarak yaptığım yanlışları, hataen ve kasten işlediğim günahlarımı affeyle! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim. Allah’ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de Sen, geride bırakan da Sensin. Senin gücün her şeye yeter.) (Buhârî, Deavât, 60)." tavsiye ederim.
Selamet ve afiyet dileklerimle yaklaşan Kurban bayramınızı kutlar, sünnet-i seniyye üzere bir hayat niyaz ederim.
Haktan Bilen