kaza namazı olan biri sünnet namazları kılabilir m
SORU:
Selamünaleyküm hocam
Kaza namazları ile ilgili çok farklı şeyler duyuyoruz kaza namazlarının aslında olmadığı veya kaza namazlarını bitirinceye kadar sünnet kıymanın caiz olmadığı gibi Ben de bundan dolayı
Kaza namazlarımı bitirene kadar sabah hariç sünnet kılmıyorum
Sünnet kılsam kaza kılamam çünkü çok kaza var...
Kaza kılamazsam kendimi kötü hissedip namazdan tat alamıyorum.
Bu şekilde devam etmemde bir sakınca var mı?
Kaza borçlarım çokken sünnet yerine kaza kılsam olur mu diye ?
Ve aleykümselam kıymetli kardeşim sorunuzun ilk kısmı ile başlayalım '' kaza namazı var mıdır ? Kaza namazının olmadığına dair duyumlar alıyoruz''.
Elbette kardeşim kaza namazı vardır ve zorunludur. Eğer kaza namazı yoktur diye hüküm çıkaranlar namazlarını bile bile kazaya bırakan insanların o dönemde zaten müslüman olmadıklarını iddia ederek bunu söylüyorlarsa zaten çok büyük bir yanlışa imza atmış olurlar bu durumda biz müslümanım dediği halde namaz kılmayan insanları o halleri üzere ölürlerse kafir kategorisinde mi değerlendireceğiz ? Cenaze işleri ona göre mi olacak ? Evet kılmamak çok büyük bir cürümdür çok büyük bir günahtır. Fakat inkar etmediği sürece onu kafir olarak değerlendiremeyiz kafir olarak değerlendirilmiyorsa ki öyledir zaten bu durumda namazın kazası şarttır. Tabii bu bizim namaza verdiğimiz önemi hafifletmez. Çünkü Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem beş vakit namazın her bir vaktine dair o kadar sıkı ikaz ve tembihlerde bulunmuştur ki aklı başında hiçbir Müslümanın bunu gözardı etmesi mümkün değildir.
Örneğin ikindi namazı için Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem;
"Şüphe yok ki, o namazı (yani ikindi namazını) kaçıran kimse, sanki ailesi ve malı noksanlaştırılmış (veya elinden kaçırılmış) gibidir."(Buhari, Mevakıt, 15; Müslim, Mesâcid, 20İ; Ebû Dâvûd, Salât, 5; Nesâ'i, Mevâkit, 9; Tirmizi, Salât, 128; İbn Mâce, Salât, 6). Buyurmuştur.
Bir insan düşünün ki terazinin bir kefesine malının büyük kısmı elinden çıkmış ve üstüne bu acı yetmezmiş gibi bir de evlatlarından birini kaybetmiş Bu ikisini aynı günde yaşamış birinin acısını öbür kefesine de ikindi namazını ihmalliğinden kaçıran Müslümanın acısını koyacağız ve ikindi namazını kaçıranın acısı ağır gelecek bu budur.Benzer bir hadis-i şerifte Allah resulü sabah namazının değil farzını sünnetini dahi
“Düşman süvarisi kovalasa bile sabah namazının iki rekât sünnetini terketmeyin." (Ebu Davud, 2/301, no: 1258; Ahmed b. Hanbel, 2/405) buyurarak önemine işaret etmiştir.
O yüzden kaza namazı vardır Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve ashabına da bunu tavsiye etmiştir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kılsın. Onun keffâreti ancak budur.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 315) buyurmuştur. Yine Hz. Peygamber (s.a.s.), Hendek savaşı sırasında harbin şiddetlenmesi nedeniyle ikindi namazını kılamamışlar; bunun üzerine “Bizi ikindi namazından alıkoydular. Allah da onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun.” diye beddua etmiş ve ikindi namazını akşam ile yatsı arasında kaza etmiştir (Müslim, Mesâcid, 205). Ayrıca Hayber Fethinden dönerken, bir yerde konakladıklarında uyuyakalmışlar ve vaktinde kılamadıkları sabah namazını güneş doğduktan sonra kaza etmişlerdir (Müslim, Mesâcid, 309).
Belki aklımıza bunlar ellerinde olmayarak yaptıklarıydı bile bile kılmadıkları kazaya bıraktıkları namazın kazası olmaz diye bir soru gelebilirse de tıpkı bile bile yenmiş olan oruca kaza hatta kefaret gerektiği gibi bile bile kazaya bırakılan namaza da kaza gerekir. Namazın önemi ve kaza namazlarının varlığına dair bu açıklamadan sonra sorunuzun ikinci kısmına gelelim.
Kaza borçlarım çokken sünnet yerine kaza kılsam olur mu ?
Değerli kardeşim öncelikle kaza namazlarını sırtımızda bir yük olarak değil yukarıda önemini gördüğümüz ve Allah Rasulü'nün ciddi ikazlarla hatırlatmalar yaptığı namaz ibadetinde kaçmış olan bir fırsatı telafi etmek olarak görelim. İkinci olarak eğer bu soruyu yeni müslüman olmuş biri sormuş olsaydı ona Allah Rasulü'nün şu tavsiyesini söyleyecektik.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e Necid ahâlisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e iyice yaklaşınca gördük ki, İslâm'dan soruyormuş.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Gece ve gündüzde beş vakit namaz" demişti ki adam tekrar sordu:
"Bu beş dışında bir borcum var mı?" Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Hayır ancak istersen nâfile kılarsın." dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Ramazan orucu da var." deyince adam:
"Bunun dışında oruç var mı?" diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Hayır! Ancak dilersen nâfile tutarsın." dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ona zekâtı hatırlattı. Adam:
"Zekât dışında borcum var mı?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):
"Hayır, ama nâfile verirsen o başka!" dedi. Adam geri döndü ve gider ayak:
"Bunlara ilâve yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım." dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) da:
"Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir." buyurdu. Veya "Sözünde durursa cennetliktir." buyurdu.
Ebu Dâvud'da "Kasem olsun kurtuluşa erer, yeter ki sözünde dursun." şeklinde te'kidli olarak gelmiştir. [Buhârî, İman 34; Müslim, İman 8, (11); Nesâî, Sıyâm, 1, (4, 120); Ebu Dâvud, Salât 1, (391); Muvatta, Kasru's-Salât fi's-Sefer 94, (1, 175)]
Evet Allah Rasulü ilk etapta namazın farzlarını duyurmuş daha sonraki kısmını isteğe bırakmıştır.
Fakat soruyu soran kardeşim namaz kılmadığı zamanlarda dahi namazın farziyetini bilen ve bunun kaygısını çeken biri, bu durumda sözün bundan sonraki kısmını dört mezhep imamının Bu konuyla ilgili görüşlerine bırakayım;
Hanefî mezhebine göre kazaya kalmış namazları bulunan kimseler farz namazların öncesi ve sonrasında kılınan (revâtib) sünnetleri de kılarlar. Vaktinde kılamadıkları namazları da ilk fırsatta kılmaya çalışırlar.Bu konuda şu Hadisi delil alırlar:
"Kıyamet günü, Müslüman kulun ilk hesaba çekileceği şey, farz namazdır. Eğer bunu tam kılmışsa, mesele yok. Aksi takdirde meleklere, 'Bakınız onun nafile namazları var mı?' denilir. Eğer nafilesi varsa, farz namazları nafilelerinden ikmal edilir. Sonra diğer farz ameller için de bunun gibi yapılır."
Ebû Davud, es-Sünen, 1/200 (Salat, 145, No: 8(i4), Bu durumda bu nafilelerin de sevabını kaçırmadan kazalarımızı mümkün olan en kısa sürede bitirmeye çalışmamız makul gözüküyor fakat şu ayrıntıyı aklımızdan çıkarmayalım farz namazın kazası da farzdır.
Şâfiî mezhebine göre üzerinde kaza namazı olan kimse, geçmiş namazlarının hepsini kaza etmeden bayram ve vitir namazı da dâhil sünnet-i müekkede olsun, gayrimüekkede olsun hiçbir nafile namaz kılamaz. Üzerinde kaza namazı bulunan kimsenin, bütün zamanını bu namazları kaza etmeye ayırması gerekir. Hatta uyku, evin geçimi gibi terk edilmesi güç olan önemli bir iş hariç bütün vakitlerini kazaya kalan namazlarını kılmakla geçirmesi gerektiğinden nafile ile meşgul olması caiz değildir (Dimyâtî, Hâşiyetü i’âneti’t-tâlibîn, I, 39-40).
Mâlikî mezhebine göre, üzerinde kaza namazı bulunan bir kimsenin nafile namazı kılması haramdır. Ancak beş vakit namazların sünnetleri ile tahiyyetü’l-mescidin kılınabileceğine dair ruhsat vardır. Bunların dışında meselâ, teravih namazı ile meşgul olunduğu takdirde sevap alınsa da, kaza namazı geriye bırakıldığı için günah işlenmiş olur.
Hanbelî mezhebine göre ise, üzerinde kaza namazı olan bir kimsenin nafile ile meşgul olması haramdır. Ancak vitir ile beş vakit namazın sünnetlerini kılması caizdir. Fakat, kazaları çoksa bunları da kılmayarak kaza namazlarıyla meşgul olması daha iyidir. Yalnız sabah namazının sünneti bundan hariçtir, onu kılmak gerekir.(el-Mezahibü’l-Erbaa, I/492)
Tabii burada dikkatimizi çeken ayrıntı Hanefi mezhebi nafile namazlara müsaade etmek ile birlikte
Tüm mezheplerin ortak görüşü çoluk çocuğunun geçimi ve Aslı ihtiyaçları dışında kaza namazlarını bitirmeye çalışmasıdır.
Aslında bizim burada kaçırdığımız nokta şu; kaza namazım olduğu için sünnet namaz kılamam ama televizyon izleyebilirim internette takılabilirim. Eğlenebilirim bir tek sünnet kılamam. İşte asıl eksik düşünce burada. halbuki;
"Her kim bir gün ve gecede, farz namazlar dışında on iki rekat namaz kılarsa, Allah Teâlâ ona cennette bir ev bina edecektir. Bunlar şu namazlardır: Sabah namazından önce iki rekat, öğleden önce dört rekat, öğleden sonra iki rekat, akşamdan sonra iki rekat ve yatsıdan sonra iki rekat." (Tirmizi, Salât, 189; Nesâî, Kıyâmül-Leyl, 66; İbn Mâce, İkâme, 100)
Ancak, yukarıda da belirttiğimiz üzere Peygamber Efendimiz (asm) sabah namazının sünnetine diğer sünnetlerden daha çok önem vermiş ve bunun terkedilmemesini istemiştir.
Eğer birimiz kaza namazımız var fakat bunu kılmanın dışındaki meşgul niyetimiz yine Kur'an üzerine yine dersler gençlerin eğitimi yani öyle ki boş vakti yok böyle biri isek o zaman sünnetleri terk edip kazalarını kılabilir fakat sünnetleri terk edip kazalarını kıldığı takdirde geriye eğlence internette takılma Facebook WhatsApp vesaire vesaire gibi vakti kalıyorsa yukarıdaki müjdeyi kaçırmaması gerekir.Burada dikkat etmemiz gereken neyi neyle değiştiğimiz...
Bir düşünelim ya burada bize bırakın ev vermeyi kiramızı düşük tutsa ev sahibine duacı oluruz fakat Rabbimiz her gün için köşk vaat ederken bizim basit dünyevi meseleler için bu denli büyük sevapları kaçırmamamız gerekir.Çünkü Allah Rasulü'nün gıpta ettiği mümin;
Dünyadan yana yükü hafif, namazdan nasibi fazla olandır.
(Camiüssağir-1206)
Rabbim namazdan nasibimizi çok ecrimizi bol kılsın.
Gönül istiyor ki kaza namazımız olmasın belki bizden geçti diye düşünebilirsiniz ama çocuklarımız için henüz vakit erken peygamber Aleyhisselam
Mu âz İbn Abdullah İbn Hubeyb el-Cühenî nin rivayet ettiği bir hadiste Allah Rasûlü(sav) şöyle buyuruyor: “Sağını solundan ayırt etmeye başladığında çocuklara namaz kılmayı emredin.” Sünen-i Ebu Davud, Salât (1/ 335). Hadis, isnadı hasen olan bir hadistir. (Camiu l-Usûl Fî Ahâdîsi r-Resûl 5/ 188).
Buyurmuş yine bir başka hadis-i şerifte;
“Yedi yaşına geldiklerinizde çocuklarınıza namazı emredin. On yaşına geldiklerinde gerekirse dövün ve yataklarını birbirinden ayırın.” [10] Sünen-i Ebu Davûd, Salât (1/334, Hadis No: 495). Hadisin isnadı hasendir. (Câmiu l-Usûl Fî Ahâdîsi r-Resûl 5/ 187).
Buyurmuşlardır. Tabi burada dövün ifadesini yanlış anlamamak için şöyle bir izah getirelim. 7 yaş ile 10 yaş arasında 3 yıl günde 5 defa anne babanın çocuğa namazı kesinlikle kızmadan sevdirerek güzellikle hatırlatması ,7 yaşına gelinceye kadar namazlarını çocuğun yanında kılması namaz kılarken tepesine çıkmasına sırtına binmesine müsaade etmesi ve bundan dolayı çocuğu kesinlikle incitmemesi, çocuğun namazı hayatın yeme içme gibi bir parçası olarak görmesine müsaade etmesi gerekir. 7 yaş ile 10 yaş arasındaki hatırlatma yaklaşık 5475 defaya tekabül eder. Ve 5475 defa güzellikle uyarılan bir çocuğun namaz kılmaması durumunda verilmiş bir müsaadedir ki el kesinlikle baştan yukarı kalkmamak şartıyla. Aslında bu bize 3 yıl boyunca bu kadar latif bir şekilde hatırlatılan bir çocuğun zaten namaz kılacağını öğretir.Bir de dünyevi sebeplerden dolayı 3 /4 defa hatırlatmanın devamı dayak olarak gelebiliyor Allah korusun çoğu zaman Allah Rasulü namaz kadar önemli bir mevzu için 5475 defa hatırlattıktan sonra müsaade ediyor.O yüzden yanlış anlayıp reddetmek yerine doğru anlamaya gayret etmemiz lazım. Tıpkı Sezai Karakoç'un söylediği gibi anlamak masraflı iştir emek ister gayret ister fakat yanlış anlamak öyle mi biraz kötü niyet biraz cehalet kafi...
Doğru anlamak için çaba sarf edenlerden kılsın bizi Rabbim.
İşte bu şekilde hassasiyetle eğildiğimizde İnşallah bizim nasıl üstesinden geleceğimizi düşündüğümüz kaza namazlarımız inşallah yeni nesil için olmaz diye ümit ediyoruz.
Yazımı Taha suresi 132. ayet meali ile noktalıyorum.
Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz; asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır.
Allah'a emanet olunuz.
Haktan Bilen