helake götüren özellik KİBİR

SORU:
Hocam selamun aleyküm Hem Allah’a hem insanlara karşı kibirli olup olmadığımızı nasıl anlarız?
 Eğer bu kibir hastalığına yakalanmışsak ne yapmalıyız?
Kurtulmak mümkün müdür?

CEVAP:
Ve aleykümselam öyle zor bir yerden sordunuz ki değil birkaç paragrafla anlatmak üzerinde kitap yazmaya değer. Bakalım bir kaç paragraf ile nasıl anlatacağız?  Bismillah deyip başlayalım.
Öncelikle böyle bir soruyu sorduğunuza göre varsa bile kibirden kurtulmanın ilk aşamasını geçmiştir kişi. Çünkü kibrin en önemli göstergesi hakkı kabullenmemektir.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem kibri bize bu şekilde tarif eder;
Abdullah ibni Mes’ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.” Bunun üzerine sahabiden biri: -İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince Rasullullah şunları söyledi:
“Allah güzeldir, güzeli sever
, kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.”
Müslim, İman 147.
Müslimde geçen bu hadis-i şeriften anladığımıza göre bir insanda kibir bulunduğunun en önemli iki alameti
-Hak söylendiğinde kabul etmemek,  
-İnsanları küçük görmektir.
Kibirle ilgili hadis-i şerifte geçen bu açıklamadan sonra;
Kibirle ilgili ayetleri tek tek ele alarak Kur'an'a göre kibirli insan kimdir profilini ortaya koyalım;
1-Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler.
(Bakara Suresi, 13. ayet)
-Kendileri gibi düşünmeyen insanları düşük akıllı, eğriyi doğruyu seçemeyen olarak görmek. Hele de bunu Allah'ın hak dinini benimsemiş olan insanları küçük, aklı kıt, çağın gerisinde olarak damgalayarak yapmak...
2- Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.(Bakara Suresi, 34. ayet)
-Allah'ın emirlerine karşı inatçı davranmak. Uyuşukluk, ağırdan almak vesaire bunun adı gaflettir fakat emirleri inat ve ısrarla yapmamak kibirdir ve kişiyi küfre götürebilir.Çünkü ayetten açıkça anladığımız şeytan önce kibretmiş sonra küfretmiştir. Bu noktada kendinde kibir olup olmadığından endişe eden bir insan yapma imkanı olduğu halde ısrarla ve inatla yapmaktan yüzçevirdiği ayetler var mı bunu sorgulaması lazım.
3-Ona: "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.(Bakara Suresi, 206. ayet)
-Yine kibirli insanın bir başka özelliği olan yanlışından dolayı kendisine Allah'ın ayetleri peygamberin hadisleri hatırlatıldığında ya da Allah'tan kork denildiğinde "sen kendine bak"diye cevap vermesi, gururundan dolayı hakkı duyduğunda teslim olması gerekirken aksine kendisini aklayıp başka insanları lekeleyerek falanlara bakın ya da asıl sen kendine bak diyerek kendimi toparlamaktan yüz çevirmesi. Belki aklımıza adam öfkeli sabırsız biri ondan böyle yapıyor şeklinde bir düşünce gelebilir fakat müslüman olmadan önce bütün Kureyş'in kendisinden korktuğu, öfkesinden çekindiği, kesinlikle işine karışmaktan imtina ettiği Hz Ömer radıyallahu anh'a müslüman olduktan sonra"Allah'tan kork ey Ömer" denildiği zaman pekala "Ömer Allah'tan korkmazsa kim korkar"diyerek ne kadar hiddetlenirse hiddetlensin durmuştur. Çünkü İslam teslimiyettir. Çünkü Müslüman duygularının değil rabb'inin kuludur.
4-Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.(Nisa Suresi, 49. ayet)
-Ortada bir mevzu döndüğünde haklıyı haksızı seçmek ya da seçilmesine yardımcı olmak yerine sürekli kendini aklamaya çalışması. Bu mevzuda Benim de bir hatam olmuş mudur gözden kaçırdığım bir nokta var mıdır diye kendini sorgulamak şöyle dursun kendini kusursuz görüp insanların gözünde de aklamak için çabalamak. Halbuki Yusuf suresinde

Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." (Yusuf 53) buyurulmakta nefsimizi temize çıkarmak için çabalamak yerine acaba olayda benim de gözden kaçırdığım bir yer var mı Bir hatam var mı diye kendi kusurumuzu avcısı olmak daha müslümanca bir tavırdır.

5- Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah'a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O'na ibadet etmeye 'karşı çekimser' davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır. Ama iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, onlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara Kendi fazlından ekleyecektir de. Çekimser davrananlar ve büyüklenenler, onları acıklı bir azapla azaplandıracaktır ve kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır. (nisa 172)
- Allah'a kulluk etmek konusunda çekimser davranmak ve büyüklenmek. İnsanlardan çekinerek kulluğun herhangi bir bölümünü yerine getirmeyen kişi asıl çekinmesi gerekenin Allah olduğunu aklından çıkarmaması gerekir. Bu haşa insanları gözünde gereğinden fazla büyütmeye, zıttını ise yazmaktan haya edeceğimiz kadar tehlikeli bir işe götürür insanı. Daha da kötüsü olan kibirlenmekten dolayı ibadet etmeyenler ise yukarıdaki ağır cezanın muhatabıdır.

6-(Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (Allah:) "Öyleyse oradan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin."(Araf 12-13. ayetler)
-Kibirli insanın bir başka özelliği de insanları ve yaratılmış tüm varlıkları özündeki cevherle değil yaratılış maddesi üzerinden değerlendirmesidir. İlk ırkçılık yapan iblise göre ateş, topraktan üstündür. Tıpkı bugün falan ırk falandan falan renk falandan üstündür şeklinde tartışma yapanların yaptığı gibi... Fakat İmam Gazali'nin de dediği gibi "cevizi kırıp özüne inmeyen hepsini kabuk zanneder". Daha da önemlisi Rabbimiz Rum suresinde dillerinizin ve renklerinizin de Allah'ın birer ayeti olduğunu hatırlatmış ve bunlara dil uzatan bunları hor görülenlerin Allah'ın ayetlerini hor gördüğü hatırlatılmıştır. Bu yüzden hiçbir rengi ya da hiçbir lisana dil uzatılamaz. Peki bu tür bir büyüklenmenin cezası nedir? Öncelikle kibredenin büyüklendiği şeyin ayette belirtildiği gibi elinden alınıp küçük düşürülmesidir. Tıpkı şeytanın makamından alaşağı edilmesi gibi sonra da ayetlerde belirtildiği gibi;

Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, işte onlar ateşin arkadaşlarıdır; onda sonsuzca kalacaklardır.
 Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız
.(Araf Suresi, 36. ayet-Araf Suresi, 40.ayet)

7-Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı."(Araf Suresi, 48. ayet)
Bu ayetten de anlıyoruz ki bu adamları kibirlendiren şey güç ve topladıkları servet imiş. Halbuki büyük Veli İbrahim Ethem bir gün kürk giyinmiş insanlara üstten bakarak yürüyen bir adamı görünce behey gafil o ilk sahibini hayvanlardan çıkaramadı Sen neyinle kibirlenirsin diye sormuştu. Yani adamı adam yapan ne giydiklerinin markası ne de o çok güvendiği arkası... Ahirette yine kaybedecek.
8- Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz'aflara) dediler ki: "Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler.(Araf Suresi, 75. ayet)
 Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız."
(Araf Suresi, 76. ayet)
-Kibirli insanlar bir gerçeği sadece  kabul etmemekle kalmaz kabul edenleri de aşağılayarak kendilerinin üste olduğunu ispatlamaya çalışırlar.Bu sadece Allah'ın ayetleri ve peygamberin hadisleri ile sınırlı kalmaz herhangi bir konuda doğru onların bildikleridir başkalarının tamamı bir doğru üzerinde anlaşsa dahi hem o doğruyu inkar eder Hem kabul edenleri kabul ettikleri şeyden vaz geçirinceye kadar aşağılarlar.
9-Kavminden büyüklenenlerin cevabı: "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı.(Araf Suresi, 82. ayet)
Bir önceki maddede gerçeği kabul edenleri aşağılamalarından bahsederken burada kibirli insanların bir başka yönünü görüyoruz. İkna edemedikleri doğru adamların varlığına tahammülsüzlük. Bu durum günlük hayatta normal meselelerde şöyle cereyan eder; kendilerinden daha doğru birini gördüklerinde o doğruyu kendileri içlerinde kabul etseler dahi doğru sözlü adamın itirazlarından dolayı aynı mekanda bulunmayı istemezler zoraki bulundukları zaman da o adamı küçük düşürecek zamanlar kollar her fırsatı değerlendirir o fırsatı bulamadıklarında kaş gözle dahi onu küçük düşürmek için ellerinden geleni yaparlar. Hakkın emirleri meselesine gelince; Hak batıla, pisliğini insanlara bulaştırmadıkları sürece müsaade eder. Fakat şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız tarih gösteriyor ki batıl hakka tahammülsüzdür. İşte bu yüzden büyüklenen o kavim düşman oldukları kişilerin temizliklerini kendileri de ikrar etse yine de temiz insanların varlığına tahammül edemezler. Ki bugün bunu farklı söylemlerle çok daha iyi anlıyoruz.

10- Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki: "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz." (Şuayb:) "Biz istemesek de mi?" dedi.(Araf Suresi, 88. ayet)
Kibirli insanların hakikat peşinde olan insanlara dair tahammülsüzlüklerini ortaya koyan bir başka ayet.
11- Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı buradan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."(Araf Suresi, 123. ayet)
-Bu ayet bize öğretiyor ki kibirli insanlar emri altındaki insanların hak ve hakikat tercihlerine dahi kendilerinin izin verdiği kadar müsaade ederler. Örneğin onların kararı kendi kararlarından daha doğru ve daha üstün olsa dahi o karara saygı duymak yerine o kararı alan kişiyi konumuna en uygun ceza ile cezalandırmayı marifet bilirler. Bu durum sadece hak batıl kavgası için değil ellerinin altındaki insanların kendilerinden daha doğru daha akıllıca aldıkları tüm kararlar için geçerlidir.Çünkü onlara göre hiç kimse onlardan daha iyi düşünemez daha akıllıca karar alamaz.
 12-Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.(Araf Suresi, 133. ayet)
 Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.
(Araf Suresi, 146. ayet)
Biz zannediyoruz ki bugün inat ve ısrarla Haktan ve hakikatten kaçınanlar bir mucize görseler hemen baş eğecekler. Örneğin çok güzel bir rüya görseler sabah kalkıp yepyeni bir hayata başlayacaklar. Asla! Bu ayet-i kerimeden de bir kere daha anlıyoruz ki değil rüya görmek gözleri açıkken kanlı canlı mucizelere şahit olsalar yine sabit fikirliliklerinden hiçbir şey değişmez. Ve konunun en başında da söylediğimiz gibi doğrular onların doğrularıyla örtüştüğü kadar doğrudur. O hakikati değil insanlar Allah azze ve celle söylese ve onun resulü hadisi şerifleri ile tasdik etse dahi kabul etmemek için hemen bir bahane bulurlar.Onun için bazı insanların şu tavırlarına şahit olmuşsunuzdur ayet söylersiniz e bu zamanda yaşanmaz, Hadis söylersiniz ama o peygamberdi...

13- Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde kibirlenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı.(Yunus Suresi, 83. ayet)
-Kibirli insanlar zorba ve zalimdir başkalarının acıları onları çok alakadar etmez ve ölçüsüz hareket ederler zulüm de sınırları yoktur Fakat aynı zamanda ölçü kendileri olduklarından dolayı ölçüsüzdürler. Hakkın dur dediği yerde duramazlar.
14- Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet taddırsak, kuşkusuz; "Kötülükler benden gidiverdi" der. Çünkü o, şımarıktır, kibirlenendir.(Hud Suresi, 10. ayet)
-Kibirli insanlar bir nimet karşısında kesinlikle teşekkür etmezler. Bu ister nimete aracılık eden insanlar olsun ister nîmetin gerçek sahibi olan Allah. Onlar için hiçbir şey değişmez. O nimeti Allah yaratmak zorundadır diğerleri de yapıp getirmek zorundadır onlara göre...Bazen hatırlatmak için nimet ellerinden alınsa ve sonra tekrar verilse Allah'a karşı tavırları şükürsüzlük, insanlara karşı tavırları hak ettiğimi aldım şeklinde olur.
14- Ancak İblis, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp-dayattı.Dedi ki: "Ey İblis, sana ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın?"
(Hicr Suresi, 31.ve 32. ayetler)

En açık kibirlenme şekli inatla secdeden kaçınmaktır.
Şairin dediği gibi;
Dünyaları verseler iki gözünü vermezsin,
İki gözünü verene niçin secde etmezsin?...

Hakkı kabulden ya da hakkın emrini kabul eden inat ve ısrarla kaçınanlar için;
 Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür.
(Nahl Suresi, 29. ayet)

15- Kitapta İsrailoğulları'na şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz.
(İsra Suresi, 4. ayet)
-Tek kelime ile bozguncudurlar. Kendi doğrularından başka doğruları olmadığı gibi kendi düzenlerinden başka gerçek düzen de yoktur kibirli insanlara göre... O yüzden kurulu düzenleri bozmakta üzerlerine yoktur. Akıl sahibi insanlar onaylarsa dahi o düzeni, kendilerinin dedikleri oluncaya kadar bozgunculuğa devam ederler. Fakat bütün yükselişleri kibir üzerine olduğundan kibri verecek şeyleri ellerinden alındığında yaldızları da söner.

16- "Yeryüzünde büyüklenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin."(İsra Suresi, 37. ayet)
Kibirli insanların kibri sadece zihinlerinde taşıdıkları bir düşünce değildir bütün hal ve hareketlerine yansır yürüyüşleri dahi değişir. Böyle bir yürüyüş hakkında Allah Rasulü şöyle buyurmuştur;

Ebu Dücane kılıcını kuşanmış olarak başı dimdik ve büyüklenerek Cihat meydanına yürüdüğünde
"Ebu Dücane bu yürüyüş Allah'ın öfkelendiği bir yürüyüştür ancak Cihat meydanı dışında..."

Kibirli yürüyüşe örnek olarak:

"Rasûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir adam, nefsinin hoşuna giden bir takım elbise içinde saçları da yapılmış olarak giderken yürüme sırasında kibre düşmüştü ki, birden yere battı. Kıyamet kopuncaya kadar orada zorlukla batmaya devam edecek."

Kaynak:  Buhari, Libas 5; Müslim, Libas 49, (2088).

16- Allah'ın yolundan saptırmak amacıyla 'gururla salınıp-kasılarak' (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona taddıracağız.(Hac Suresi, 9. ayet)
-Kibirli insanlar normalde bir hayır işi için tek kuruş harcamaktan çekinirlerken kendi yanlışlarına destekçi aramak için oldukça  cömert davranırlar. Hatta öyle olur ki normalde onun cimriliği ne şahit olanlar doğruluktan saptırmak için harcadıkları meblağları görünce şaşkınlıktan ne söyleyeceklerini bilemezler.

18- "Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır."(Kamer Suresi, 25. ayet)
-Ve burada da görüldüğü gibi kibirli insanlar kendilerinden başkasına verilmiş olan bir nimeti verilen kişiye layık görmezler. Çünkü onlara göre o nimeti hak eden kesinlikle o kişi değildi. Ya kendileri ya da kendilerinin denginde biriydi...

Sorunuzun son kısmındaki "Eğer bu kibir hastalığına yakalanmışsak ne yapmalıyız kurtulmak mümkün müdür?" bölümüne gelecek olursak hastalığın farkında olduğumuz sürece kurtulmak ümid edilir. Bu hastalığa şifa olarak ayetlerin genelinden anladığımız üzere öncelikle hak kimden gelirse gelsin kabullenmek. Daha sonra hatalarımızı kabullenmeyi hatta hatamızın söylenmesine gerek kalmadan kendimizi kontrol etmeyi ve hata yapabileceğimizi kabullenmek bir de Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin Güzide sahabesinden gelen şu kriterleri asla unutmamak

Cübeyr İbnu Mut'im radıyallahu anh demiştir ki: "Benim hakkımda "Sende kibir var" diyorsunuz.
-Ben eşeğe binmiş,
- (dikişsiz) kumaşı (elbise olarak) sarınmış,
-keçiyi sağmış birisiyim.

Üstelik Rasûlullah aleyhissalatu vesselam bana: "Bun(lar)ı yapan kimsede hiçbir kibir bulunmaz" buyurdular
."

Kaynak:  Tirmizi, Birr 61, (2002).

Hadisteki kriterlere dikkat edecek olursak;
- Kişinin kendini bineği ile ölçmemesi yani arabasının markasıyla, modeli ile şeref bulmaya üstünlük aramaya kalkmaması.Örneğin külüstür bir arabaya binmemiz gerektiğinde arkadaşlarımın içinde bu arabadan inmek yerine yürümeyi tercih ederim der miydik ? Tabii mevzu hakkın karşısında duranlar ya da İslam'ı temsil eden kişi olunca iş başka o zaman gücümüzün yettiği en sağlam en güzel bineği tercih etmemizde bir sakınca olmaz. Çünkü burada temsil nefsimiz değildir.
-Merhum Necip Fazıl'ın " Siz güneşi ceketinin astarında kaybeden marka müslümanlarısınız" tabirini hatırlatırcasına markanın kulu kölesi olmaması. Gerekirse dikişsiz kumaşı elbise olarak saracak kadar mütevazi olabilmesi
-Ve son olarak yeri geldiğinde kendi yemeğini kendi hazırlamak adına gerekirse keçiden süt sağabilmesi.
Bu üç özelliğin kişide birleşmiş olması o kişi de kibrin hiçbir çeşidinin olmadığını gösterir. İşte bu kibir hastalığını tedavi etmek için iyi bir yöntemdir. Ve son olarak şu hadisi asla hatırdan çıkarmamak;

"Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez."

Kaynak:  Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29. (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999).
Yani bu özellik kişinin sadece azap çekmesine sebep değil cennete girmesine tamamen engel hem de zerresi bile işte bu kadar büyük bir tehlikenin farkında olup bir an içimize bir büyüklenme gelse hemen istiğfar ilacı ile tedavi olmak.

Rabbim bizi sözü işitip onun en güzeline uyanlardan eylesin. "Allahu Ekber"sözünün hakikatine ulaşıp her adımda O'nun büyüklüğünü kavrayabilenlerden olmayı nasip etsin.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere...
Haktan Bilen

Seviker
Yükleniyor...