Berat kandili
Berat gecesi özel yazısı
Her mübarek gecenin öncesinde olduğu gibi bu geceyi nasıl değerlendirelim oruç tutmamız gerekir mi? Bu gece bidat mi? Bu geceye özel bir ibadet ve tesbih var mıdır sorularının neticesinde böyle bir yazı yazma ihtiyacı hissettim. Öncelikle şunu unutmayalım ki bir gün ya da bir gecelik toptan bir kulluk anlayışı yoktur dinimizde lakin bu geceler ömrün geri kalan bölümü için bir toparlanma bir gözden geçirme şeklinde düşünülürse Allah'ın izniyle fayda hasıl olur. Recep ve Şaban'ı Ramazan'a hazırlık için gerekli iki ay olarak düşünürsek, kendimizi manevi bir detoks sürecine almış isek düşünelim harika bir konuk ağırlayacağız ki adı Ramazan ve bu çok muhterem konuğu layıkı vechile ağırlayabilmek için iki ay boyunca günlük rutin programımızı yapmış olmakla birlikte arada bir de dipten kökten bir temizlik şeklinde düşünürsek bu geceleri o zaman maksat hasıl olur. Ya da şöyle düşünelim ulaşmak için can attığımız bir mekan var ve yol boyunca kilometre levhaları görüyoruz ulaşacağımız kutsal mekan Ramazan. Recep ayında yola çıktık ve şimdi Ramazan'a doğru yol alırken sürekli kilometre levhaları ile karşı karşıyayız ilki Regaip ve bize Ramazan'a 55 km. diyor sonra Miraç Ramazan'a 33 km sonra Berat Ramazan'a 15 km...Yani adım adım yaklaştığımız kutsal vakti haber veriyorlar ve bu bizim sevincimizi ve heyecanımızı artırıyor kavuşma arzumuzu kamçılıyor. Şimdi eğer bu iki örneği gözümüzün önüne koyar ve dikkatlice düşünürsek bu geceler toptancılık gecesi değil de mübarek misafiri ağırlamak için dikkat ve rikkat geceleri arınma geceleri olarak düşünebiliriz.
Sözlük anlamı bir borçtan ceza veya sorumluluktan kurtulma temize çıkma, uzak olma, ilişkiyi kesmek gibi anlamlara gelen Berat kelimesini sözlük anlamı üzerinden düşünecek olursak, bize bu geceye dair oldukça güzel ipuçları verdiğini görürüz.
Evet sadece Recep'ten bu yana yaptıklarımızı ya da yapmamız gerekenleri göz önüne alırsak haram bir ay olan Recep ay'ına hürmetimiz ve Ramazan'a olan hazırlığımız bizi ateşten kurtarmaya sebeptir. Aynı zamanda bizi Rabbimiz katında temizleyicidir. Peki ya uzak olmak anlamına nasıl bakarız. Bu gece itibarıyla günahlarla aramıza mesafe koyarak Allah'ın razı olmadığı ama benim peşinde koştuğum ne varsa onunla ilişkimi keserek ....
Peki bu gecenin Kur'an ve sünnetteki yeri nedir? Diye gelebilecek olan bir soruya alimlerimiz şöyle cevap vermiştir;
Duhan sûresinin 2., 3. ve 4. âyetlerinin Berat Gecesi'nden bahsettiği bildirilmektedir. Âyetlerin meali şöyle:
_"O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede tefrik olunur_ ."
Bu âyetler hakkında iki görüş vardır. Çoğu tefsir bilginlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece Kadir Gecesi'dir. İkrime bin Ebi Cehil'in de dahil olduğu bir grup alim ise; bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Her iki tefsiri birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesi'nde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesi'ne kadar devam etmektedir. Bu hikmetli işler nelerdir ve âyetin mânası nedir?
Yıllık Kader Programı
İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:
- Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir.
- Rızıkla alakalı defterler Mikail Aleyhisselâma verilir.
- Savaşlarla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama verilir.
- Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil'e verilir ki bu büyük bir melektir.
- Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail Aleyhisselâma teslim edilir.
Fahreddin er-Râzî"nin açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi *Berat Gecesi'nde başlar, Kadir Gecesi'nde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir.* Hülâsâtü'l-Beyân, XIII/5251
Hadis-i şeriflerde bu geceden bahsedilirken
" _Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?” buyurur_ .” (İbn Mâce, H. no: 1388)
Peki ne engeldir Allah'tan istememize ? İnsanlar isteyince kızar, Allah istemeyince... Neden Allah'tan istemeyiz de kulların kapısını çalarız acaba yüzümüz yok diye mi ? O zaman şöyle bir müjde vereyim daha doğrusu verilmiş olan müjdeyi duyurayım;
_“Bu gece Şaban’ın onbeşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem’den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.”_ ( et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118) Buyurulmuştur. Yani hiçbir şey için geç değil genel af ilan edilen bir gece ...Ve üstelik bugüne kadar işlemiş olduğu günahları devam ettirmemeye niyetlenenlere ki günahı işlemekten çok günaha alışmak tehlikelidir vazgeçemem bırakamam duygusunu bir köşeye koyup eski günahından dolayı tövbe kapısının açık, buyur gel denilen bir gece. Her şey sağlam bir tövbeye bakar bu kapıdan içeri girmek için Allah sağlam bir irade lütfetsin Nasuh bir Tevbe ile bu kapıdan girmeyi nasip etsin.
Yıllık Kader programı diye bakınca insanın aklına şu geliyor sanki önceden çocuğumun evlendiğini görebilir miyim ya da acaba çocuğumun çocuğunu görebilecek miyim gibi sorular yerini acaba bu Ramazan'ı görebilecek miyim bayramı idrak edebilecek miyim Allah bir ramazan daha lütfedecek mi benim yıllık kader programımda neler var? İşte bu sorular bize yüzümüzü ne kadar dünyadan ahirete döndüğümüzü de hatırlatıyor ortaya çıkarıyor.
Üçüncü önemli sorumuz olan bu geceye dair özel bir ibadet var mıdır? Sorusuna öncelikle alimlerimiz şöyle cevap vermiştir:
İmam-ı Gazali Hazretleri el-İhyâ'da, Berat Gecesi'nde yüz rekât namaz kılınması hakkında bir rivayete yer verse de, hadis âlimleri bu namazın sünnette yerinin olmadığını, böyle bir namazın Hicret'ten 400 sene sonra Kudüs'te kılınmış olduğu tesbitinde bulunurlar. Hatta İmam Nevevi böyle bir namazın sünnette bulunmadığı için bid'at bile olduğunu ifade eder. Bunun yerine kaza namazının kılınması daha isabetli olacaktır. Biz de sahih sünnette yer almayışından dolayı kafamızı ve gönlümüzü kurcalamak yerine Efendimizin ve sahabenin uygulamalarından dışarı çıkmadan varsa kaza namazlarımızı kılarak yoksa gece namazımızı bir başlangıç yaparak illa uzun namazlar kılmak istiyorsak rekat sayısını çoğaltmak yerine okuduğumuz ayet sayısını çoğaltarak uzun rekatlarla efendimizin gece namazını kılmak daha isabetli bir davranış olur.
Gerek isminden gerekse bizzat gece ile alakalı zikredilen hadis-i şeriflerden yola çıkacak olursak bu gece yapmamız gerekenler;
Hadis-i şerifte oruçlu geçirmek şeklinde geçtiğinden dolayı oruç tutulmasında bir sakınca yoktur. Yeter ki tuttuğumuz oruç aile fertlerimizi açlık bahanesiyle incitip öfke patlamalarına sebep olmasın. Allah korusun eğer böyle bir tehlike varsa teklif dahi etmeyiz. Kazanma kuşağında kaybetmemek adına... Belki bizim yarışacağımız kulvar başka bir hayır kapısıdır. Lakin eğer aile fertlerimizin gücü yetiyorsa gönül rızaları ile onlara şöyle bir teklifte de bulunabiliriz hadi bu gece bir ramazan provası yapalım mı? Neden çünkü o kutlu misafirin gelişi çok yaklaştı. Örneğin gecesinde çocuklarla birlikte güçlerinin yettiği miktarda Kur'an okuyarak onları yormadan bıktırmadan belki zikir yarışına girerek kim daha çok salavat okur kim daha çok kelime-i tevhid söyleyecek tabii daha sonra onların hoşuna gidecek küçük küçük ödüller ve sahurunda da bir ramazan provası gibi çocukların arzu ettiği yiyeceklerle kurulu bir sofra hele hele bu sene Berat kandili'nin gündüzü pazar gününe denk gelmişken güzel bir fırsat olurdu... Nasıl ki çok önemli bir programın öncesinde son prova yaparız bu gece tam da onun vakti. Ve söylenenlerin hiçbirisi bid'at değildir. Bizler bazen bid'attir endişesi ile sünnetleri çıkarırız hayatımızdan da ondan sonra onun yerine biz bir şey koyamadığımız için başka neler kaplar hayatımızı sadece bizimki ile sınırlı kalsa çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatını da... Örneğin eskiden tesbihini alıp annesinin yanına yarım bir başörtüsü ile gelip oturan 5-6 yaşlarındaki kız çocukları babaları ile el ele camiye giden erkek çocuklar gittikçe azaldı peki bu onların suçu mu bunu da bir tarafa koyduk Ramazan'da oruç tutanların azaldığını gençlerin Ramazan'a saygı göstermediğini konuşuyoruz kendi aramızda... Acaba acaba bid'at ve sünneti birbirine karıştırıp Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin söylemiş olduklarını dahi kulak ardı ederek ayıklamaya tabii tutmadan toptan kabul ya da toptan red şeklinde bu gecelerin kıymetini düşürerek o coşkuyu bitirerek biz de bu ortamın oluşmasına katkıda bulunmuş olabilir miyiz? Bunun dışında öncelikle;
-#Adında saklı anlamları düşünerek kurtuluşumuz için bol bol istiğfar etmek dua etmek.
-#Diğer bir anlamı olan''Uzak olmak ve ilişkiyi kesmek'' ten yola çıkarak günahla aramıza görünmez hendekler koymak onunla gücümüz yettiği kadar ilişkilerimizi kesmek
-#Bizi günaha ulaştıracak bağlantıları koparmak ve tabii bütün bunlara gücümüz yettiği nispette yapmak Berat gecesini bir geceye mahsus olmaktan çıkarıp bütün bir yıla yaymamıza sebep olacaktır. Ve işte asıl o zaman bu geceden maksat hasıl olacaktır madem ki bir gece bütün yılımızın hak katında kararının verildiği bir gece bizde bu gece bütün ömrümüzü etkileyecek sağlam kararlar almak durumundayız. Örneğin bırakmak isteyip de bırakamadığımız bir günahımızın tevbesini bu gece yapıp onunla ilişkimizi koparabiliriz. Bu kısmı herkesin kendisine özel olsun. Yine bizi Rabbimize yaklaştıracak sahih sünnetleri hayatımıza koyabiliriz örneğin 40 sünnet uygulamaya azmedebiliriz.
-# Değişmez zikrimiz salavat... Salavat-ı şerife bu gece ve her gece yapılması gereken zikirlerden... Ve tabii mümkünse bu gece çok yapmak... Yalnız bu ve bütün nafile ibadetler tavsiye edilir lakin farzlaştırılmaz. Böyle salavat kampanyaları falan açılmaz kişinin rabb'i ile arasında olan özelleri olmalıdır. Çünkü ''İhlas bir sırdır şeytan bilmez ki bozsun, melek bilmez ki yazsın'' der Cüneyd-i Bağdadi. Salavat ile ilgili hadisi şeriflere bakınca neden vazgeçilmez olduğunu daha iyi anlayacağız:
“Kim bana salâvat okumayı unutursa, ona cennetin yolu unutturulur.” (Beyhakî)
Amr İbnu Rabi'a radiyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bana salâvat okuyan bir mü'min yoktur ki ona melekler rahmet duası etmemiş olsun. Bu, bana salâvat okuduğu müddetçe devam eder. Öyleyse kul bunu, ister az ister çok yapsın!"
İbnu Mes'ud: Rasulullah (sav) buyurdular ki:
"Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır."
Ebû'd-Derda anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cuma günü bana salâvatı çok okuyun. Çünkü o gün okunan salâvatlar meşhuddur, melekler ona şahidlik ederler. Bana salâvat okuyan hiç kimse yoktur ki, o daha okumasını bitirmeden salâvatı bana ulaştırılmamış olsun." Bunun üzerine dedim ki: "Siz öldükten sonra da mı?" "Evet , öldükten sonra da. Zira Cenab-ı Hak Hazretleri toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram etmiştir. Allah'ın Peygamber’i her zaman diridir, rızka mazhardır." buyurdular. (bk. Ebu Davud, Salat, 207; Nesaî, cuma 5, 45; İbn Mâce, cenâiz, 65; Ahmed b. Hanbel, IV, 8)
“Kim bana bir kere salât ederse; Allah Teala ona on salât eder, on günahını siler, on kat derecesini artırır.” (Es-siracü’l-Münir, Beyhakî)
Rasulullah (sav) buyurdular ki:
"Kim bana (bir kere) salât okursa Allah da ona on salât okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir." Yine Nesâî'de Ebû Talha (ra)'dan gelen bir rivâyet şöyle: "Bir gün Rasulullah (sav), yüzünde bir sevinç olduğu halde geldi. Kendisine: "Yüzünüzde bir sevinç görüyoruz!" dedik. "Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salâvat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selâm okuyan herkese de benim on selâm okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?" [Nesâî, Sehv 55, (3, 50)]
“Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir Müslümanın yanında anıldım da bana salâvat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona 'Allah seni bağışlasın.' derler. Allah Teâlâ ve diğer melekleri de o iki meleğe cevap olarak 'Amin' derler. Bir Müslümanın yanında adım zikrolunduğunda da bana salâvat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: 'Allah seni bağışlamasın.' derler. Yüce Allah ve öteki melekleri de o iki meleğe cevaben 'Amin' derler.” (Hak Dini Kur’an Dili, Elmalılı Hamdi Yazır)
Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Yeryüzünde Allah'ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (anında) bana tebliğ ederler."
Kaynak: Nesâî, Sehv 46, (3, 43)
“Dua eden kimse Peygamber (asv.)’a salât etmedikçe duası perdelenir, dergâh-ı icabete vasıl olmaz.” (Taberânî, İbn. Mes’ud’dan)
“Cebrail ile karşılaştığımda bana şöyle dedi: Sana müjde ederim, Allah diyor ki: Kim sana selâm verirse ben ona selâm veririm. Kim sana salât getirirse ben ona salât getiririm.”(Hâkim, Beyhâki)
“Hangi bir zümre bir mecliste oturup da Allah’ı anmadan, bana da salât getirmeden dağılırsa, üstlerine Allah’tan bir hasret çöker. Dilerse onları azablardan yarlığar.”(Ebû Davud)
Ve yazımıza hazreti Ömer radıyallahu anh'ın duasıyla son veriyoruz bu duayı bu gece çok çok söylememiz lazım RA'D Suresi'nin 39. ayetinden yola çıkarak
Hz. Ömer’in Kâbe’yi tavaf ederken ağlayarak şu şekilde dua ettiği rivayet edilmiştir: “ Allahım! Eğer beni şekavet ehlinden (bedbaht) yazdıysan beni oradan sil, saadet ve mağfiret ehli arasına yaz. Çünkü sen dilediğini siler, dilediğini bırakırsın, ana kitap senin katındadır ” (Taberî, XIII, 167-168).
Amenna ve saddakna Hz Ömer'in istediğini biz de rabbimizden istiyoruz. Bize de nasip eyle ya Rab. Gecemiz ve ömrümüz mübarek olsun...
Bir sonraki yazıda buluşmak ümidiyle...
Haktan Bilen