pişmanlık beni bitiriyor.

SORU:
Selamünaleyküm hocam mimarlık fakültesinde öğrenim gören bir üniversite öğrencisiyim.
Hocam hasta olduğunu düşündüğüm bir arkadaşım var,  muhtemelen özel tedavi gerekiyor, manevi anlamda yapılabilecek bir şey var mı diyerek size sormak istedim
Bu arkadaş eski hayatında yaptığı hatalardan rahatsız olan birisi, üniversite zamanında elhamdülillah bilinçlenmiş ve titiz yaşamaya başlamış, yapı olarak da oldukça hassas, kırmamaya hata yapmamaya titriyor adeta..
Bilinçlenmeye başladığı zamandan beri Allah'tan günahları sebebiyle çok korkuyor, korkusu rüyalarına da sirayet ediyor, bedeninde etkisi görülebilecek kabuslar şeklinde... Bu yüzden yalnız uyumaya korkuyordu.
Ramazan'da bu korkusu ve hassasiyeti zirveye çıktı, artık ibadetlerden tad alamamaya, oldukça yorgun ve halsiz hissetmeye başladı. Yemek yerken bile zorla yiyor, hiç bir şekilde iştahı olmuyordu. Allah'ın kendisini bağışlayacağı  ümidine, hüsn-ü zannına zarar gelmeye başladı. Ramazan'da bir program yaptığı halde riayet edememiş, bu yıpratan hislere engel olmak için dünyalık işlere ilgi göstermeye başlamıştı, bu kez de gafletin çöktüğünden yakındı.
Ne zaman okuma yapsa,  azapla ilgili hadis ve ayetlere denk geldikçe korkusu daha da artıyor, Kur'an ve hadis okumak onu yıpratıyor, üzüyor, yoruyordu.
Ben ona Allah'ın rahmetini hatırlatıyorum ama bir anlık geçse bile sonrasında bu halsizlik ve korku hali tekrar tekrar nüksediyor. Belli ki şeytan onu usandırmaya çalışıyor..
Şu halde ne yapmak gerekir, ne söylersiniz hocam
Allah razı olsun.

CEVAP:
Ve Aleykümselam
Rabbim sizi binaları imar ettiğiniz gibi gönülleri de imar eden salihlerden eylesin. Arkadaşınızın derdi ile dertlendiğinize göre gönül imarına bina imarından önce başlamışsınız. Tebrik ederim. Kardeşimizin derdine gelince; Aslında bugün maneviyattan koparılmış aslından uzaklaştırılmış birçok gencimizin yaşadığı sorunu yaşamaktadır. Fakat bir farkla o bu üzüntünün, bu yoksunluğun  farkında.
Fakat birçoğumuz bu halin farkında olmadan bir hayat yaşıyoruz. O yüzden ne kadar sancı çekerse çeksin ne biz o arkadaşımız ne de o arkadaş kendisini ümitsiz vaka olarak görmemelidir. Hissiyat olmayan acı duymayan organ felç olmuştur. Eğer bir organ sağlıklıysa acı duyacak bir şey ile karşılaştığında tepki verir. Onu uyutmaz. Fakat felç olmuş olan organ artık tepki özelliğini yitirmiştir. Hissiyatımız da böyle işte neden bu arkadaşın duyduğu ızdırabı işlediğimiz günahlar karşısında biz duymuyoruz diye soruyorsak bilinç felçliği geçiriyor olabiliriz. Bir de şu var ki ağrı eşiği yüksek olan insanlar ve ağrı eşiği düşük olan insanlar olduğu gibi günaha karşı şuurunun verdiği tepkisi yüksek olan insanlar ve düşük olan insanlar da vardır. Belli ki bu kardeşimiz ağrıda vücudunun tepkisi yüksek olan insanlar gibi günahta ruhunun tepkisi yüksek olan insanlardan, sevindirici tarafı farkında olması Fakat bu dünyada her mutluluk dezavantajı ile geldiğinden eğer bu yönümüzü doğru tolere edemezsek şeytanın oyuncağı haline gelebiliriz. Şöyle ki derdini anlattığın zaman seni derdin ile vuran insanlar gibi şeytan da bir zaafımızı bilmeyedursun kendisi lehine çevirmekten bir lahza geri durmaz. Çünkü bizi hep depresif yenik bitkin görmek ister. Günahlar konusundaki üzüntümüzü o kadar çok önümüze koyar ki bir bakarız ki onları düşünmekten geleceğe yönelik plan yapma, anı yaşama, o anda yapılacak hayırları yapabilme fırsatını elden kaçırmışızdır. Fakat bunun farkında bile olmayız Allah korusun. Önce günahı işleterek kar eder sonra günah üzerinde pişmanlık için aşırı vesvese vererek iyilik yapma zamanımızı daraltır. Şeytanın tuzaklarından biridir bu. Onun için Rabbimiz bize en tehditkâr cehennem ayetlerinden sonra dahi merhametini hatırlatır, tevbeyi hatırlatır. Bazen öyle ayetlere denk geliriz ki bu günahı işledikten sonra da mı affedersin Rabbim diye sorasımız gelir ve bir sonraki ayette engin merhameti görürüz "işte bundan sonra da tövbe edip hallerini düzeltenler var ya diye başlar ayet" ve anlarız ki Rabb'im benden günahsızlık değil günahtan sonraki toparlanmayı istiyor. Yani günah işledikten sonra tövbe etmek fakat en az tövbe kadar önemli adım da kendimi düzeltmem. Yani tövbe ile kalmamak. Örneğin;

Yahudilere daha önce sana sözünü ettiğimiz şeyleri haram kılmıştık. Onlara biz haksızlık etmedik, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.
Sonuç olarak senin rabbin cahillikle kötülük işleyen, ama bunun ardından tövbe edip kendilerini düzeltenlerin yardımcısıdır; onların bu dönüşünden sonra, bilesin ki, artık rabbinin mağfiret ve rahmeti de çok geniştir.
( Nahl 118 - 119)

Yine bir başka ayet-i kerimede;
İndirdiğimiz açık delillerle hidayet bilgisini –kitapta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra– gizleyip saklayanlar yok mu, işte onlara hem Allah lânet eder hem de lânet okuyanlar lânet eder.
Ancak tövbe edenler, kendilerini düzeltenler ve gerçeği açıkça ifade edenler bunun dışındadır. İşte bunların tövbesini kabul edeceğim. Doğrusu ben tövbeleri kabul eden ve rahmeti bol olanım.
( Bakara 159/ 160)
Yani Allah'ın üzerimizdeki en büyük rahmeti olan kitabına ulaşma yollarını tıkayan insanlar dahi tövbe edip hallerini düzeltirlerse Rabbim merhametiyle tövbeleri kabul etmesi ile karşılayacağını söylüyor.
İşte bir önceki ayetteki ciddi ikazlara rağmen bir sonraki ayetteki merhamet hatırlatması bizi depresif bir hale düşürmekten, ruhen bitkinlikten hayattan zevk almamaktan kurtarıp aksine yeni hayırlara kapı açmayı, eskinin üzerine bir sünger çekip yoluma devam etmeyi öğretiyor. Şeytan bize, bunca günah işledin artık yerin yurdun yok diye vesvese verirken, hiç mi utanmıyorsun o kapıyı (tövbe kapısı) nasıl çalacaksın? Bunca emrine isyan ettin Allah seni affeder mi? Sen olsan affeder miydin? Kızdırdığın birinden daha kaç defa özür dileyeceksin? Diye fısıldarken bakınız peygamber Aleyhisselam ne buyuruyor?

Allah`ın kulun tevbesine olan sevinci, içinizden birinin şöyle bir durumdaki sevincinden daha fazladır: O kişi çölde devesiyle yolculuk etmekte iken, üzerinde yiyeceği ve içeceği bulunan devesi kaçıp gider. O ki bu devesini bulmaktan ümit keser ve bir ağacın gölgesine varıp orada uzanıp yatar. Artık devesinden tamamen ümit kesmiştir. Tam böyle bir duygu içindeyken birden bire devesinin yanı başında dikildiğini farkeder ve hemen yularından yakalar ve duyduğu aşırı sevinçten dolayı şaşırıp şöyle der: Ey Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin rabbin. Duyduğu aşırı sevinç sebebiyle böyle hatalı söz söylemiştir”. (Buhari, Daavat, 4; Müslim, Tevbe, 7)

Ben bağışlanır mıyım diye endişe ederken Allah Rasulü; bağışlanmak şöyle dursun Allah seni bu şekilde bekliyor, bu kadar büyük sevinçle karşılayacak diye gönlümüze teselli veriyor. Bir yerde sahibinden kaçan bir deve bir yerde sahibinden kaçan bir kul her ikisini de sahibi bu iştiyakla bekliyor... Daha ne bekliyoruz ki tövbe edip halimizi düzeltmek için?

Bir şiirde hatırladığımız şu mısralar ne güzel ifade etmiş bu durumu

Yüreğimde ahım var
Sırtımda günahım var
Ne gam çekersin gönül
Affeden Allah'ım var.

Öyle değil mi ya sırtımın kemiklerini çatırdatan yükümü O'ndan başka kim indirir?

Evet gözyaşı dökelim. Şairin dediği gibi
"Yaradan rahmetini kahrından üstün saydı.
Ne olurdu halimiz gözyaşı olmasaydı?
"
Necip Fazıl Kısakürek.
Evet gözyaşı bizi rahatlatır. Tıpkı sütün biriktiği bir göğsün sancı yapması gibi günahların ve acı veren düşüncelerin biriktiği bir gönül bir zihin elbette sancılanır tıpkı sütün sağılıp rahatlaması gibi gözyaşı aktıkça da o düşünceler sağılır ve kul rahatlar. İşte bu rahatlıktan sonra harekete geçme zamanıdır. Eğer gözyaşı döktüğümüz yerde kalırsak düştüğümüz yerde kalmamıza benzer. Halbuki "yiğit düştüğü yerden kalkar."

Evet çok büyük bir varlığa karşı haddi aştık günah işledik, Hz Hasan'ın dediği gibi"günahın küçüklüğüne bakma kendisine karşı günah işlediğin varlığın büyüklüğünü hatırla." Hatırladım  ve cürmümün farkına vardım. Fakat vardığım yerde kalmadım. Telafi yoluna gittim. İşte bu.

Bu hali telafiye yardımcı olacak en önemli işlerden biri tövbe ettiğimiz çevremizi salih insanların bulunduğu bir çevre ile değiştirmek. Tevbemizle dalga geçecek, anlatsak da şimdilik bizi anlayamayacak (Belki ileride tevbesi ile o da çok güzel bir insan olacak bilemeyiz ) insanların yanından bizi hayra yönlendirecek ümit verecek destek olacak insanlar bulmamız lazım.( Bu soru gündeminizde olduğuna göre siz inşallah o salih dostlardan birisiniz) Bununla birlikte Allah Rasulü'nün bize öğrettiği duaları hatırlamak onları sürekli zikretmek örneğin
"Allah'ım seni zikretmemde sana şükretmemde ve Sana güzelce kulluk yapmamda bana yardım et." Duasını sıkça tekrarlamak.

Yine İmam Şa'rani'nin zikretdiği "Allah'ım bana masiyetinin (haram kıldıklarının) lezzetini haram kıl ve beni itaatinin lezzeti ile rızıklandır"duasını sıkça yapmak ve son olarak da aşağıda  orijinal metnini verdiğimiz Hz Halid bin Velid'e peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin öğrettiği duayı okuyabiliriz.

: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ الَّتِي لَا يُجَاوِزُهُنَّ بَرٌّ وَلَا فَاجِرٌ مِنْ شَرِّ مَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَاءِ وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا، وَمِنْ شَرِّ مَا ذَرَأَ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا، وَمِنْ شَرِّ فِتَنِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ، وَمِنْ شَرِّ كُلِّ طَارِقٍ إِلَّا طَارِقًا يَطْرُقُ بِخَيْرٍ يَا رَحْمَنُ "، فَقَالَهُنَّ خَالِدٌ فَذَهَبَ ذَلِكَ عَنْهُ

Bize Abdullah b. Numeyr, Zekeriya b. Ebi Zaide'den anlattı. O Mus'ab b. Yahya b. Ca’de'den dedi ki: Halid b. el-Velid geceleyin korkardı. O kadar ki, beraberinde kılıcı olmadan dışarı çıkmazdı. Bu sebeble herhangi bir kimseye bir zarar vereceğinden korktu. Bu husustan Rasulullah (s.a.v.)'e şikayetçi olunca şöyle buyurdu:
 “Cebrail’in bana dediğine göre, cinlerden bir ifrit sana kötülük ediyor. Bunun için sen de de ki: “İyi bir kimsenin de günahkârın da aşamadığı Allah'ın eksiksiz kelimeleri ile semadan inenin ve oraya yükselenin kötülüklerinden, yeryüzünde yayılanların ve oradan çıkanların kötülüklerinden, gece ve gündüzün fitnelerinden, hayır ile gelen mustesna, geceleyin gelen her bir şeyin şerrinden sana sığınırım ey Rahman" diye buyurdu. (İbn Ebi Şeybe: Musannef, VI, 80, “Kişi geceleyin kalkacak olursa nasıl dua eder?” bahsinde) bu konuda bize yardımcı olacaktır.
 Hayra yönlendirip yükünüzü hafifletecek yük olmayıp yük alacak dostlarınızın artması duasıyla...
Rabbim tevbemizi makbul günahlarımızı affeylesin bizi hayra anahtar şerre kilit kılsın...
Bir sonraki yazıda buluşmak duasıyla ...
Haktan Bilen

Seviker
Yükleniyor...