İlk kilometre taşımız Reğaib

Euzu billahi mineşşeytanirracim

Bismillahirrahmanirrahim

Değerli dostlarım Ramazan hazırlığımızın ilk kilometre taşı olan Regaip gecesini karşılamak üzereyiz. Hani görmek için kavuşmak için can attığımız bir dostumuz vardır ya uzakta oturan arabamız ona doğru giderken dosta 250 kilometre bir saat sonra dosta 150 kilometre bir saat sonra dosta 50 kilometre diye diye gittiğimiz uyarı levhaları vardır ya işte o levhaların ilki ile muhatabız. Evet Ramazan'a doğru koşar adım ilerliyoruz ilk levhayı gördük 54 yazıyor 54 gün kaldı ramazana nasıl gidiyor hazırlıklarımız? O ulu misafiri ağırlama telaşımız? Mesela artık ağzımıza bir engel koyabilecek miyiz her aklımıza gelen çıkmasın oradan dışarı diye. Kötü sözlerle aramız nasıl mesela aramıza engel koyabiliyor muyuz onlarla? Peki ya gıybet iftira suizan örneğin deliller tamamen aleyhine de görünse 40 yıllık dostumuz hakkında duyduğumuz negatif cümlelerin peşine takılıp gidiyor muyuz ? Evet Ramazan'a kadar onarmamız gerekiyordu. Çünkü kaldı elli dört. 21 gün sonra Miraç kandili gelecek kalacak 33 o zamana kadar nasıl bir hazırlık düşünüyoruz örneğin hala beş vakit namaz konusunda problemlerimiz varsa miracı karşılayıncaya kadar o problemi çözmek için çabalamanın tam vakti değil midir?
Regaip kandili var mıdır yok mudur Bid'at midir değil midir? den önce Regaip nedir onu konuşalım daha sonra sorunun ikinci kısmına geçelim inşallah.
Regâib, Arapça bir kelimedir ve "re-ğa-be" kökünden gelmektedir. "Re-ğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek demektir. 

Regâib kelimesi Kur'an'da tam olarak Regaip ifadesi ile geçmemektedir. Ancak "reğabe"den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur'ân'da sekiz yerde geçmekte ve "reğabe"nin ifâde ettiği mana için kullanılmaktadır. Bu ayeti kerimeleri tek tek ele alacak olursak;
 el-Bakara, 2/ 130;
وَمَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ اِبْرٰه۪يمَ اِلَّا مَنْ سَفِهَ نَفْسَهُۜ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَاۚ وَاِنَّهُ فِي الْاٰخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِح۪ينَ 

 Kendine câhilce kötülük edenden başka kim İbrâhim’in inanç sistemini reddeder? Oysa biz, gerçekten onu dünyada seçkin kıldık; şüphesiz ki o, âhirette de iyiler arasında yer alacaktır.
Burada yüz çevirmek anlamına gelen rağbet kelimesi bütün gücüyle yüz çevirip başka bir şeye de aynı rağbet ile aynı kuvvetle tutunmak anlamına gelir. Yani İbrahim Aleyhisselam'ın getirdiği hak dinden yüz çeviren aynı rağbet ve coşkuyla dünyaya sarılacaktır. Ve rağbetten bir sonraki aşama teslimiyet olarak 131. Ayette kendini belli eder. Yani kime teslim olduysan ona rağbet etmişsindir...''Rabbi, O'na: teslim ol deyince, Rabbil âlemîn'e teslim oldum, demişti''. Bakara -130
 Nisa, 4/ 127; bu ayette geçen terğabune kelimesi bir kadını nikahlamayı arzu etmek anlamındadır. Rağbet kelimesinin ya da çoğulu olan Regaip kelimesinin ne anlama geldiği bir kadını nikâhlamayı arzu etmek düşüncesinde vücut bulur bazı kimseler için yani en önde rağbet etmemiz gereken rabbimizin emirlerine karşı duygularımızı ifade ederken kullanılan rağbet kelimesi burada da bu şekilde kullanılmış.

 مَا كَانَ لِاَهْلِ الْمَدٖينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُمْ مِنَ الْاَعْرَابِ اَنْ يَتَخَلَّفُوا عَنْ رَسُولِ اللّٰهِ وَلَا يَرْغَبُوا بِاَنْفُسِهِمْ عَنْ نَفْسِهٖؕ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ لَا يُصٖيبُهُمْ ظَمَاٌ وَلَا نَصَبٌ وَلَا مَخْمَصَةٌ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلَا يَطَؤُ۫نَ مَوْطِئاً يَغٖيظُ الْكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلاً اِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِهٖ عَمَلٌ صَالِحٌؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُضٖيعُ اَجْرَ الْمُحْسِنٖينَۙ

Halbuki Allah ve resulünün verdiğine razı olup, “Bize Allah yeter, Allah da resulü de bize lutuf ve kereminden yine verir. Doğrusu biz yalnız Allah’tan umarız” deselerdi daha iyi olurdu.
Tevbe 120

Bu ayeti kerimenin mealinde geçen yerğabûne kelimesi kaygısına düşmek dert edinmek anlamına gelir. Ve ayeti kerimede Medine halkının Rasulullah'ın derdi ile dertlendiğini ve dertlenmesi gerektiğini hatırlatır. Müslümanların kendi nefislerini Rasulullah (s.a.)'m nefsine tercih etmeleri doğru olamaz. Dolayısıyla Rasulullah (s.a.) sıkıntı içindeyken onların kendi nefisleri için keyif ve rahatı tercih etmeleri de uygun değildir.


وَلَوْ اَنَّهُمْ رَضُوا مَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَقَالُوا حَسْبُنَا اللّٰهُ سَيُؤْتٖينَا اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَرَسُولُـهُٓ اِنَّا اِلَى اللّٰهِ رَاغِبُونَ

Halbuki Allah ve Rasulünün verdiğine razı olup, “Bize Allah yeter, Allah da resulü de bize lutuf ve kereminden yine verir. Doğrusu biz yalnız Allah’tan umarız” deselerdi daha iyi olurdu''

Tevbe, 9/59; RAĞIBÛN olarak gelen ifade sadece Allah'a yönelmek Allah'tan başkası için bir yönelişin söz konusu olmaması anlamındadır. Bu ayet, büyük bir edebi de içine almaktadır. Şöyle ki: O, Allah ve Rasülü-nün verdiğine razı olmayı, sadece Allah'a tevekkül etmeyi öğretiyor: "Biz ancak Allah'tan umarız, deselerdi..."

Kıymetli alimlerimizin ifadeleriyle;

Maksat, Allah'ın nimetine, Peygamberin taksimine razı olmalarını öğret­mektir. Çünkü peygamber, adaletli davranır. İslâm'ın ve müslümanların yara­rına olanı yapar. Mümine düşen Allah'ın kendisine taksim ettiğine razı olmak, ondan fazlasına tamah etmemektir.  

İlâhi rahmetin bir belirtisi de münafıklara nasihat ile yol göstermesi, kendilerini dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştıracak yola yöneltmesidir.

 İnsana sadece Allah yeter. Başkasına değil sırf O’na yönelmek ve gönül vermek gerekir.


 قَالَ اَرَاغِبٌ اَنْتَ عَنْ اٰلِهَتٖي يَٓا اِبْرٰهٖيمُۚ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ لَاَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنٖي مَلِياًّ 

(Babası:) “Ey İbrâhim! Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlatırım; şimdi uzun bir süre gözüme görünme!” dedi. Meryem, 19/46

Bu ayette geçen ve İbrahim Aleyhisselam'ın put yapıcı babasına ait olan E RAĞIBUN? İfadesi ise bir dine bağlanmak için onun dışındakiler den yüz çevirmek gerektiğini öğretir. Bir orada bir burada olamayız yani

 

 فَاسْتَجَبْنَا لَهُؗ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيٰى وَاَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُؕ اِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَباً وَرَهَباًؕ وَكَانُوا لَنَا خَاشِعٖينَ 

Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahyâ’yı verdik; eşini de bunun için elverişli kıldık. Onlar, hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler Enbiyâ, 21/90

Burada geçen RAĞABEN ifadesi umarak arzulayarak dua etmek için kullanılmıştır.

Bu ifade de onlara yönelik bir övgü niteliğindedir. Allah'ın rahmetini umarak ve O'nun azabından korkarak dua etmek bir fazilettir, övgüye değer bir niteliktir.

"Bize derin saygı gösterirlerdi."

 Hayırlarda yarışmak, umarak ve korkarak dua etmek, ibadetlerde, özellikle namaz ve dua esnasında huşu içinde olmak, saygılı bir iç ürpertisi hissetmek bir mü'minde olması gereken faziletli niteliklerdir.

 عَسٰى رَبُّنَٓا اَنْ يُبْدِلَنَا خَيْراً مِنْهَٓا اِنَّا اِلٰى رَبِّنَا رَاغِبُونَ 

Belki rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Biz rabbimizden bunu ­diliyoruz.” 

-Kalem, 68/32; bu ayeti kerimede geçen RÂĞIBÛN ifadesi ise yapılan bir hatadan sonra pişmanlık ile rabbine yönelmek hem hatanın bağışını bundan sonraki istikameti O'ndan dilemektir.

 وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ 

Ve yalnız rabbine yönel.

İnşirah, 94/8 bu ayeti kerimede geçen F'ERĞAB ifadesi de yalnızca rabbe yönelmek Ve bir önceki ayeti kerimeyi de göz önünde tutarak bütün zamanların rabbi olan Allah'a bütün vaktini O'nun razı olduğu şekilde adamak anlamında kullanılmıştır.Son ayet olan İnşirah 8 yani kitabın sonlarına doğru geliyor ve bize bu özelliği elde etmenin çok zaman alacağını yılmadan gayret etmek gerektiğini öğretiyor Şimdi bütün bu ayeti kerimeleri gözden geçirerek regaibi tekrar değerlendirecek olursak;
Bakara 130 ve Meryem 46 yanlıştan bütün gücü ile yüz çevirip yine bütün gayreti ile hakka yönelmek
Nisa 127; bir kadını nikâhlamayı arzu etmek yani burada rağbet kelimesinin ne şiddette bir arzu olduğunu anlamak için mühim bir ifade
Tevbe 120; Kaygısına düşmek dert edinmek. Peki biz nelerin kaygısından nelerin derdindeyiz Regaip deyince gerçekten Allah resulü'nün derdini dert edinmek mi geliyor aklımıza yoksa kuşlu çiçekli kandil mesajları ile geceyi ihya etmek düşüncesi mi?

Tevbe 59 Allah'tan başkasına yönelmemek

Enbiya 90 şiddetle umarak ve arzulayarak yakarış

Kalem 32 hatalarımızın ardından güçlü bir pişmanlık ile rabbe yönelmek ve bundan sonraki  istikameti O'ndan dilemek

İnşirah 8 bütün vakitlerin sahibi olan Allah'a bütün vaktimizi adamak yani O'nun rızası olmayan işlerden uzak durmak.

Evet anladım ki Regaip deyince bu maddelerle örülü bir ömür geçirmem demekmiş meğer yoksa elimde telefon telefonumdaki 1000 kişiye toplu mesaj göndermek  sabahında da hayatıma kaldığım yerden devam etmek değilmiş. Ve anladım ki yukarıdaki maddeleri tam anlamıyla hayatıma oturtma niyeti olmadan benim gerçek Regaip yaşayabilmem mümkün değilmiş işte şimdi dostlarım bu gece itibarıyla bu maddelere sımsıkı tutunma vakti Allah Rasulü'nün bizden istediği bir gecelik bir günlük süreli ibadetler değil
 “Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır.” (Müslim, Müsâfirîn, 218) 
Hadîs-i şerifte buyurulduğu gibi eğer bu vakte kadar başlayamadıysak bu geceden itibaren elimizden geldiği kadar devamlı ve düzenli biri kulluk için çabalamamızdır. 

Yazımın sonlarına yaklaşırken çok sık sorulan bu geceye dair bir namaz veya ibadet var mıdır nasıl değerlendirmeliyiz sorusuna kısaca şöyle cevap vererek sözlerime son vereyim nasıl değerlendireceğimiz yukarıda izah edildi namaza dair mevzuya girmeden önce ise yaygın bir uygulamayı kaldırmadan onun alternatifini koymak gerektiğini unutmayalım. Örneğin faiz kaldırılmadan önce zekat ve infak müessesesi oturtulmuştur. 
Ya da bir hatırlayalım bizden önceki kuşağın çeyiz karşıtlığını bunlar boş işlerdir dantel tığ ile uğraşmayın diyerek kendimizce haklı gerekçelerle onu ellerinden aldık ama yerine doğru bir alternatif veremeyince dantelin tığin yerini nelerin aldığını görüyoruz. O yüzden sadece bu yoktur demek yetmez yerine doğru olanı ikame etmek de gerekirise;

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in Receb'in ilk perşembe gününü oruçla geçirdiği ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere on iki rekât namaz kıldığı kabul edilir. Fakat bu rivâyetlerin de herhangi bir dayanağı yoktur. Müslümanlar arasında, Regâib Gecesi'nde on iki rekât namaz kılma alışkanlığı, ilk kez on ikinci yüzyılın başlarında görülmüştür. Müslümanlar arasında mübarek sayılan "Regâib gecesi" ibadetle ihya edilir.

Namazın kılınması, fıkıh alimleri arasında tartışma konusu olmuştur. Alimlerin ekseriyeti, aslında böyle bir namazın olmadığı kanaatinde birleşmişlerdir.

Diyanet işleri yüksek kurulu ve TDV İslam ansiklopedisi kaynağına göre:

Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır. Nitekim Hz. Peygamber, Recep ayı girdiğinde “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua etmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259). Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bakara, 2/184-185). Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin (s.a.s.) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53; Müslim, Sıyâm, 173-79). Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.Üç aylarda nâfile namaz kılınması, itikâfa girilmesi, bu aylarda yedi sene oruç tutulduktan sonra kurban kesilmesi gibi özel ibadet şekilleri kaynaklarda yer almamaktadır. Üç aylarda vefat eden kimsenin sorgusunun yapılmayacağı yolundaki inanışın da aslı yoktur.
TDV İslam ansiklopedisi üç aylar maddesi

Yine bunların yanı sıra Hz Ömer ve Ebu Bekir radıyallahu anh'ın Recep ayının çoğunu oruçlu geçirenlere siz bu ay'ı Ramazan ayına mı benzetmek istiyorsunuz diye kızdıklarını, Hz Ömer ve ibn Abbas'ın ikindiden sonra nafile namaz kılanları azarladıklarını kaynaklarda okuyoruz. Yani kafamıza göre nafileler üretemeyiz. Bunlar şayet başkalarının aile huzurunu kaçırırsa ve insanlar bunu farz gibi algılarsa bizler de vebal sahibi oluruz. Biz insanlara tebliğ ederiz, farzları bildiririz arzu eden üzerine sünnette ne varsa öğrenir. Fakat asla mecburiyet gibi gösterilmez. Ve tüm bu yazılanlardan anladıklarımız insanlara nafileler konusunda kesinlikle ısrar edemeyiz. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ısrar şöyle dursun tavsiyeden öteye geçmemiştir söyledikleri. Hatta onlara farzlaşır endişesiyle Ramazan gecesi ibadetlerini mescidde değil evinde uygulamıştır. 
Ama biz öyle bir toplum olduk ki çocuğu ağlıyor, annenin gönlü kaymasın diye 80 ayet okuduğu sabah namazında sadece Nas suresi ile selam veren, kadın eşinden izinsiz nafile oruç tutamaz diyen, çocuğunla geçirdiğin vakit altın sadakadandır diyen peygamberin ; aile çocuk hepsi kurban olsun diyerek yuvasını nafilelere kurban eden ümmeti olduk. Halbuki Allah Rasulü bize hep itidali emretmişti. Peki bunları yapmazsak ne yapalım derseniz sünnetten bir tavsiye olarak hayatımızda kalıcı zikirler kalıcı sünnetler az da olsa daimi yaptığımız ibadetler ve en önemlisi önce farzların oturtulması ve üzerine gücümüz nispetinde diğer güzelliklerin bina edilmesi derim. Birkaç geceye topladığımız enerjiyi bir farzın oturtulması için harcayalım ya da bir haramdan yüz çevirmeyi ömür boyu kılmak için... Yoksa bu yaptıklarımız kapı pencere açıkken evi ısıtmaya benzer bir yandan sevaplarımızı götüren gıybet bir yandan üzerimize geçirdiğimiz ev halkının hakkı bir yandan habire nafile ibadet ile telafi etmeye çalışmak adım adım ağır ağır ama kararlı adımlarla ilerleyelim...

Tüm bu yazılanlar ışığında ezcümle Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin yapmamış olduğu bir işin daha iyi kul olmak niyetiyle dahi yapmak yerine Ramazan'ı yaklaştığımızın ilk işareti olan bu kilometre taşını şahsiyetimizde ve dolayısıyla kulluğumuz da bulunan eksiklikleri gidermek ( kaza namazları,kaza oruçları gibi )ve bundan sonra az da olsa devamlı yapabileceğimiz güzel ameller ortaya koymak niyetiyle yaşamamız Allah'ın izniyle Kur'an'a ve sünnete daha muvafık olur geceniz mübarek vaktiniz hayrolsun.
Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle rağbetimiz Allah'a olsun...

Not;Konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki yazıları okuyabilirsiniz.

https://www.haktanbilen.com/kaza-namazi-olan-biri-sunnet-namazlari-kilabilir-mi

https://www.haktanbilen.com/ucaylara-girerken

HAKTAN BİLEN

Seviker
Yükleniyor...